bazen tanım yapmak için ellerin titrememesi gereken...
prenses...
çok içtim bu akşam,anladım; gavur içkisi müslüman evladını bozuyor! ağzıma sürmeyeceğim bundan sonra viskiyi! tıpkı senin dudaklarını sürmeyeceğim gibi!
her şey gülüşün içindi! her şey! şimdi sen gülerken, benim midem bulanıyor! kanımdaki alkolden değil! kanımdaki 'sen'den!
halı sahada bile kaybetmeye tahammülüm yokken, seni kaybetmeye nasıl dayandığımı düşünür dururdum! ben seni kaybetmemişim, bunu farkettim! yani, seni kaybetmiş olmam için, senin benim olman gerekiyordu! benim hiç sen'im olmamışsa, nasıl kaybetmiş olurum seni? züğürt tesellisi değil bu! gerçek...
bir elimde sigara, bi elimde kadeh! bir şeyleri yakacağım bu gece! karar veremiyorum; kalbimi mi yoksa aklımı mı yakacağıma... bu gidişle önce kalbim yanacak, beynim duman altında boğulacak!
mideme oturdu gece gece! oysa her şey çok güzeldi! mutlu bir aile tablosundan çıkıp geldim yalnızlığıma! ısrar ettiler kal diye; senin olmadığın bi yerden yine senin olmadığın bi yere geldim! ve bundan sonra gideceğim hiçbir yerde sen olmayacaksın, ne acı!
kaldıramıyorum ulan işte başkasının elini tutmanı! sen de yapıyorsun deme bana! ben seni unutmak için yaptım onu! tabakta kalan son makarna tanesi olmamak için! sense başkalarını-dertlerini unutmak için tuttun elimi! ve bunu bana söyleten de kanımdaki yüksek alkol, gururum değil! zaten gururum hep sana piç oluyor!
her şeye rağmen çıkıp gelecektim şehrine! hatta oraya yerleşecektim! ne oldu şimdi? yine her şeyi berbat ettin! yetmedi mi soktuğun bıçaklar, yetmedi mi kanattığın yaralar! isteyerek ya da istemeyerek, bilerek ya da bilmeyerek bitiriyorsun beni!
'ben çoktan kabullenmiştim aslında senin bana gel(e)meme mecburiyetini' ben sadece peri masallarında yaşamaya çalışıyordum! sen her hikayenin güzel bitmeyeceğini gösterdin! aslında merak ediyorum, arada bizim hikayemiz de kaynasaydı da mutlu olsaydık, ne olurdu diye! ama yok, senin o her şeyi baltalama merakın bırakmayacak peşimizi!
yaşasak olmuyor değil mi? onca şeye rağmen kurduğım birinci çoğul şahıs çekimli cümlelere rağmen, yaşasak olmuyor değil mi? ikimize dar geliyor koca binalar, koca şehirler! ya ben sana geç kalıyorum ya da sen benim cenazeme yetişiyorsun!
çok kadının sonu yalnızlıkmış; benim için değil bu söz! hepsi biliyordu seni! yemin ederim biliyordu! va hala biliyorlar aslında sadece senin olacağını! ama sen bilmiyorsun; benim senden başka gidecek yerim olmadığını! aslında biliyorsun da; sen de gidecek yerin olmadığında istiyorsun bu yolculuğu! işte ben buna kızıyorum ama ne söyleyebiliyorum ne de anlatabiliyorum!
atsam atılmıyorsun, satsam satılmıyorsun... gömmeye çalışıyorum bi' yerlere, kaldırıp atamıyorum o çukura, dengemi kaybedip ben düşüyorum yine, o çıkılmayan en derinlere!
sen istedin... ve bundan sonra canı yanacak herkesin günahı senin!