Gazeteci cüneyt özdemir'in sözleri murathan mungan'a ait sezen aksu'nun seslendirdiği şarkıdan yola çıkarak ;
Sevgili..
-Zaman nasıl akıp gidiyor-
Şimdi güneş var tepemde, bir gölgeye sığındım , geceleri bir lütuf olarak doğan dolunayı kucaklıyorum.Ezberimde Murathan Mungan'ın şarkıları... Pek çoğunu biliyorum ama SEVGiLi.! ne bileyim sanki yepyeni bir şarkı gibi.Sezen Aksu benim ortaokul aşklarımın sesidir.Antalya'da bir okul gezisi dönüşünde ilk ve son kez omzuma yaslanan platonik aşkım Melike'nin kokusudur.Şöyle ardıma dönüp uzayıp giden zamana baktığımda sahi ne çabuk akıp gidiyor zaman.Yakınma olarak algılamayın ama , "ne güzel geçip gidiyor" demek isterim.Şimdi, hayatı sevenler yazındayım belki.En iyisi iyimserliğimi ona verelim.
-insanlar maskelerini ne çok seviyor-
Maskeli Balo'nun sözlerini ezberlemiş bir kuşağın ferdi olarak bakıyorum etrafıma herkes fazlasıyla olması gerektiğini arıyor.Ben buna kırmızı ışığı yanan bir kameraya benzetiyorum.Sanki herkesin etrafında bir kamera var.Herkes başkalarına başka bir beni anlatma derdinde.Kimsenin kimseye zamanı yok.Hayat fazlası ile kendimizle aramızda.Maskelerden şikayet mi edeceğiz o zaman ilk kendimizle başlayalım derim.Kendi maskemizi çıkartıp bakmaya cesaretimiz var mı?
var mı sahi?
Yok. O zaman geçelim.
-Yıllarca bir yalanla bir ömür geçiyor da
Hiç kimse yok bir tek günü sonuna kadar yaşamaya-
Merve ildeniz'le tanıştım.Ve kızı Leyla'yla.Kocası yoktu ama uzun uzun ne kadar çok sevdiğini anlattı.Hasetle değil hasretle kıskandım.
ilk kez bu kadar kendisi ile barışık birine rastladım.Beni şaşırtan o yalan dünyayı elinin tersi ile itip kendi dünyasını bulmuş, yaratmış olması.Bugün için o günleri yaşamak zorundaydım diyor.O kadar zor ki onunu bugün bulduğunu bulmamız Elmas mı demeli mücevher mi?
Hiç kimsenin gücü isteği yok diyelim bir tek günü kendisi gibi yaşamaya.Ama oluyor işte insan isteyince yapabiliyor. Şahidim.Gördüm.
-Mecbursun yalnızlığına-
Yalnızlık üzerine ne çok yazı yazdım. Biraz yorgun ve bıkkın hissediyorum aynı şeyleri tekrar etmekten.Yaşlandıkça bir mecburiyete mi dönüşüyor diye korkmaya başladım bakın.Oysa o benim en büyük dostum, dert ortağım -dı!1Şimdi ya da böylesi yaz günlerinde insan kendine bir yoldaş arıyor.Oturup güleceği, konuşacağı.Paylaşmak çok çok güzel çünkü.Bazen kendine yetmiyor işte insan.Yetemiyebiliyor.Zafiyet anlamında değil.Zaruret diyelim biz buna.Biraz hızlı geçmekte fayda var sanırım bu satırları.
-Oysa sevgili bir tek sevgili nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini-
Aşk iklimini kendisi oluşturuyor insan.Kendi kafasında yarattığı şekilde seviyor birilerini.
O bilsin bilmesin sevsin sevmesin fark etmiyor.Aşkı sevenler derneği kurmalı mesela.Hatta partisi bile olabilir.Tek bir sevgili..Bir tek.
Düne kadar tanımadığınız bilmediğiniz biri.Düpedüz yabancı biri.
Düşüncesi bile güzel.Kendisi çok çok daha güzel.Ben bir tek sevgili için yorgan yakalım derim.Şehir hatta ülke değiştirelim.Yaptığınız inşa ettiğiniz her şeyi uçan bir tekme ile yerle bir edelim.Bulduysak sıkı tutun kaçmasın. Bulmadıysanız arayalım.Bir tek sevgili anahtarı olabiliyor, hazzın ya da mutluluğun.
-Şimdiki fırtına gelir geçer gibi
Dün baktım hiç korkmadan aynaya
Orda yeniden gördüm kendimi-
Şimdi alelacele bu satırları okurken kimbilir hangi bitirilmesi gereken iş bekliyor kapıya dayanmış sizleri.Kimbilir hangi hırslara yakalandınız, hangi hayatın tutsağısınız.Oysa biliyorum ki zamana kimse tutunamıyor. 40 en kabadıyısı 60 yıl diyelim inanın çok büyük bir zaman değil yaratılışımızda. Gelecek ya da geçmiş zamana tutunmaya çalışmayın boşuna. Bir tek bugün var çünkü.Zaman her şeyi öğütüyor; hain bir değirmen gibi.Herkes kendinin tanrısını saklıyor içinde. Kimse aynalara göstermiyor ama. Bakmıyor.
Tanımıyor bile.
-işte sevgili bir tek sevgili nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini-
Düşlerimde şiirler yazıyorum ona.Adını andığım an kanım daha hızlı akıyor kalbim daha farklı çarpıyor.Gözlerine bakıp ağlıyorum. Aptallık diyeceksiniz, kendimden çok severken yakalıyorum kendimi. her şeyi aklımda.Ama her şeyi her şeyi. Gizli şeyler biliyorum. Bırrrrrr..
-Şimdi asla pişman değilim
Yaşadığım her şeyin bedelini ödedim-
Ben hep yenildim diyelim.Ama her seferinde daha güzel yeniliyorum.Çok utandığım laflar ettim hepsini hasretle gözlerinden öperim.Unutalım ya da unutmak en iyisi. Unutmak dediğin pişmanlıkların panzehiri.
-Nasıl olsa birgün gelir duygular bulur yerini
Hem cehennem hem de cennet yeryüzünün mevsimleri-
En çok bu sözlerini seviyorum bu şarkının.Her birimiz kendi vahamız ya da bakatlığımızı yaratıyoruz ellerimizle.Başka dünyalarda medet ummayın kendi arafınız burası.Üstelik seçim de sizin.Ama asıl vurgu mevsimler de.Yani gelip geçici hepsi.O yüzden cehennemdeyseniz korkmayın.Mevsim icabı.Cennetdeyseniz değerini bilin geçici ,belli.
-O kadar şey değişti ki artık kimse masum değil-
Bu biraz klişe olmuş bakın.Olmamış ya da.Ama masumiyeti boşuna aramayalım.Biz doğuştan biraz özürlü yani bir parça kötü yaratılan bir türüz.insanıyet namına masumiyet aramak koca bir klişe olmalı diyelim.
-Duygular çok eskidi-
Ortayaş kuşağından bir arkadaşım yeni sevgilisini anlatıyordu."Aşık mısın?" diye sordum.Belli bir yaştan sonra aşk değil seviyeli ilişikiler yaşanıyor öğrenemedin mi?? dedi.
Gülüp geçtim ama aklımın kıyılarına da takılı kalmış bakın.Gel de üzülme şimdi.Hak vermek için biraz daha bekleyelim ama.Sevgili üzerine klavye oynatıyoruz değil mi?
-O zamanlar biz ne güzel çocuklardık
Dünyaya aydınlık gözlerle bakardık-
Bu masum çocukluk ya da içindeki küçük çocuk olayı da ayrı bir klişe tanrısı sanırım.
Ben, televole ağzı ile söylersem kendi özelime girmek gibi olmasın ama çocukluğumdan itibaren bayağı bir fırlamalık yapmışlığımı bilirim.Aynaya bakıp doğruyu söyleyeceksek geçmişe övgüyü koyalım kenara bir yere.Uyak olsun tencere dolsun olmasın hayatımızda.O içinizdeki çocuğu da büyütün artık derim.Çünkü aynaların önünde aşırı şizofren bir ortam yaratıyor.
O büyümeyen çocuk klişe tanrıları ya da romantik isyankarlar kuşağına armağan olsun.
-Ve işte o zaman kırdığın kalp şimdi kırıyor başka kalpleri-
Hiçbir kötülük sebepsiz değil.Birinin intikamı bir başkasından alınıyor.Kimse farkında değil.Kendi filminde başrolde oynuyorsan yeni bir sevgili , yeni ilişki yeni bir başlangıç anlamına gelmiyor.Sen zaten başlamışsın kendi filmine, yeni gelen sadece öyle zannediyor.Sebepsiz ayrılıklar, kırgınlıklar, boşuna değil.Hoyratlığımız biraz da bundan.Korkunç yanımız bu.
Hımmmmm?.
Liseli yıllarda cüzdanımda para yerine şiirler taşıyordum.Bir tanesi de şöyle bir şeydi. "rüzgar eser ,dal kırılır, dal rüzgarı affeder ama artık kırıktır."
-Aşkta kazanmak dedikleri kaybetmektir birçok şeyi-
Bu çok güzel bakın. Doğru da.."Aşk kaltaktır" filminde bunu sevmiştim.Biz biraz da kaybettiklerimiz diyordu. Pişmanlıklarımızız, yanlışlarımızız.Kusurlarımızla güzeliz.Hatalarımızla büyüyoruz.Kazanmak kadar kaybetmekte var aşkta. Kendi yarattığımız bir iklimin yanlışlarını da sevmeliyiz sonuçta.Ya da siz bilirsiniz..
-işte sevgili bir tek sevgili nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini-
Bazen aşkı mı seviyorum sevgiliyi mi diye sorarken yakalıyorum kendimi.Kaçıyorum elbette.Hangisi hangisi bilmek zor. Bir insanı sevmekle başlıyor her şey değil mi?
Gerisi kolay nasıl olsa
Gerisi kolay....