kent yıkıldı bu gün
surlar sustu
kör kuyular açıldı birbir
derin dehlizlerin
karanlık ayar vermesi
derbeder etti artık bahriyelileri
sen öyle güzelsin ki
bu isranbulun
dolgun yüzündeki
solmuş gökyüzünün bursa mavisi
sen öyle iyisin ki
olmayan bir ütopyanın
eskişehir sıcaklığındaki
alaşehir ekmeğinin sıcaklığındaki
manisa mesir macunu tadındaki
sardalya kokusunun
olsa da olmaz
senden ayrı düşmek
ben ki bir şair uuser
ben ki hayatın aparkatını yemiş
kim demiş ki
ben hep gülerim diye
ben de en az zeyna kadar ağlarım
herkül kadar çağlar
içimin dehlizlerini
akdeniz mavisiyle buluşturdum bugün
bir anadolu kasabasıydın sem
kasabanın en güzeli miydin bilmiyorum
ama kasabın en güzeli sendin
beni doyurdun besledin emzirdin
kim kral kim soytarı belli değil yaşantıdan
ama anlat
neler oldu bana anlat
bir italya kasabasındaki
grabenleri nasıl sevdiysem öyle sevdim seni
tuttuğum uçurtma ipiydin sen
hani hatırlar mısın
tüm ünlem işaretlerini ters çevirir kulaklarımızı karıştırırdık
sonra pis yerini kırar kürdan yapardın
toplu iğneye bile muhtaçtık
ama onurluyduk
gururluyduk
günde bir ukteyi zar zor doldururduk
sabrinin sararmadan futbol oynama ihtimalini sevdik
futboldan anlamazdık ama futboldan dem vurduk lafa
sana ben sensiz ne yaparım demiştim ya
yapacak kaç şey buldum
buduncu olurum sensiz
yazarım duvarlara dünya şubuo olsun
afrikada bir yerli olurum
holo holo luka luka tanrısı olurum
abim gibi norveçli balıkçı olurum
güneşi balıkçıyla sıvazlarım
olmadı ben giderim aptuma
aptumun batağına