hakkında çok şey söylenebilir. ama los angeles lakers fanatiği olarak gelişimini izlemek büyük keyif. toyluk dönemlerinde yaptığı fevri açıklamaları, rakipleri küçümseyen sözleri shaq'sız dönem sonrasında sona erdi. ve elbette yaşadığı tecavüz olayı skandalı, ta ki aklanana kadar hepimizi üzdü. hatırlıyorum o skandal günlerde eşi vanessa bryant ile bir basın toplantısı düzenlediler. vanessa'nın gözleri dolu doluydu. kobe bryant ise dünyanın gözü önünde ağlıyordu. karısını aldattığını kabul ediyor ama asla o hostese tecavüz etmediğini söylüyordu. o toplantıda aklımda kalan en önemli sözü şu oldu: "hayatımdaki en önemli üç şey eşim, çocuklarım ve basketbol. bu üçünü de çok çalışarak yeniden kazanacağım". sonrasında o davada aklandı zaten. kobe'nin dediği gibi tecavüz değil, karşılıklı istek sonucu bir cinsel ilişki yaşanmış raporlara göre. zaten hostes de olayı kabul ederek "amacım biraz para sızdırmak ve meşhur olmaktı" dedi. o sancılı günlerden sonra kobe kendi deyimiyle antreman salonundan eve, evden antreman salonuna giden bir adam oldu. ve tek bir amacı vardı. şampiyon olmak. shaq'lı dönemde aldığı şampiyonluklar spor otoriteleri tarafından küçümseniyor ve "kobe eğer ki büyük bir oyuncuysa tek başına bir takımı şampiyon yapsın" deniliyordu; basketbol sanki tek kişinin oynadığı bir spormuşcasına. her yıl üzerine biraz daha koydu. ve her antreman sonrası takım dağılırken o salonda kalıp günde 2 bin tane şut attı. zaman geçti ve 2008 finallerine taşıdı takımı. ama boston celtics kupaya uzanan taraf oldu. kafası önde salonu terk edişi hala aklımda. bu sezon ise tek kelimeyle müthişti. all star mvp'si oldu haliyle. ama aklında şampiyonluk yüzüğü vardı. houston rockets serisi dışında finale kadar rahat geldiler. finalde de karşılarında zaten bir tek hedo'muz durabildi. ama kobe'nin ne durmaya ne de durdurulmaya tahammülü yoktu. şalteri kapatmıştı bir kere. dün gece son çeyrekte fark 14 sayı iken arkadaşlarına "üç dakika daha dayanın" diyordu. sonra kenarıya geldi oturdu. elleriyle yüzünü kapatmaya çalıştı. heyecanını gizlemeye çalışıyordu. şampiyonluğun geldiğini anlamıştı. maç oradan dönmezdi. kazanmışlardı ve dolu doluydu gözleri. ama maçın bitimine daha vardı. maç bittiği anda ise uzun zamandır hasret kaldığı o kupayla randevu zamanıydı. o kupa ise yanında 2009 nba finallerinin mvp ödülünü de getiriyordu. ödülünü karısı ve kızlarıyla birlikte aldı. kobe başarmıştı. tecavüz olayı sonrasında verdiği sözü tutmuştu. ne basketbolu, ne karısı ne de çocuklarını kaybetmişti.
teşekkürler black mamba.
bize bu büyük mutluluğu yaşattığın için.
kilometrelerce uzakta ve her ülkeye dağılan bir fan ordusu yarattığın ve bunun içinde ben de olduğum için.
şampiyonluk geleneği olan ve 61 yılda 30 final oyanayan bir şehire yine o altın sarısı kupayı arkadaşlarınla getirdiğin için.
rakiplerine her zaman saygı duyduğun ve egonu zaman içinde törpülemeyi bildiğin için.
81 sayı attıktan sonra bile mütevaziliğini koruyabildiğin için.
"bu takımdan bir şey olmaz" diyenlere kapağın en hasını taktığın için.
iyi bir eş ve iyi bir baba olduğun için.
ve belki de en önemlisi o zor zamanlarında "yok lan kobe yapmaz öyle şey" diyerek senden ırakta seni savunan kişilere ve ailene verdiğin sözü tuttuğun ve başardığın için...
michael jordan'dan sonraki en önemli süreci başlattığın ve yaşattığın için.
sen olduğun için..
inan shakespeare seni görebilseydi "to be or not to be" değil "ko be or not ko be" derdi.
artık, parmağında şampiyonluk yüzüğü, bir elinde şampiyonluk kupası, diğerinde finallerin mvpsi ödülü var. yanında karın ve çocukların. arkanda ise seni seven bir hayran kitlen var.
kaybetmeden başardın.