bu sikik öykünün kahramanı benim. hiç bir özelliği yok. canım sıkıldı. "sıkı can iyidir." özlü sözü aklıma geldi. sonra gitti. arkadaşlarla cumaya gidecektik. dün kararlaşmıştık. öss'ye az kaldığı için ulucami isimli bursa'nın en ünlü ve ulvi mekanında cuma namazını eda edecektik. yaşlı gibi oldum. gence döneyim. dün çok çok erken uyumam gerekiyordu. uyuyamadım her zamanki gibi. saat 3'den sonra laliga'da bu sezon isimli beni çeken bir program vardı. futbolu seven her insan gibi ben de izledim. biraz da uykum geldi hem. ama yaklaşık bir saatlik program sırasında messi içinde, frikik içinde, casillas içinde, gol içinde, kollektif barça pasları içinde, zall'a inceden benzeyen iniesta içinde kaldım. "gavurlar yapıyor" tarzında baktım ntv ekranına. saat 4 oldu. "ı like to movit" isimli kıvrak bir parça hidolu, kobeli maça beni davet etti. "lan dedim siktir git". hido girsin o zaman öss'ye dedim. uykusuz kalırsam alırım babayı sınavda dedim. uyumaya çalıştım çok sıcaktı zor uyudum. anacığım geldi başıma. nasıl gerildim o an. çok mu geç lan saat gerilimi adını verdiğim bu gerilim yıllardır beni bitiren bir gerilim. hep geç yattığım için hep geç kalktım. o yüzden "lan saat 2 mi acaba diye kolumda saat olmasına rağmen masadaki saatime baktım yarım göt kalkıp. hep önce 8.30 civarını gördüm hep. o gerilimle uyuyamadım zaten anasını satayım. neyse sonra annem bana bi daha gözüktü. "anne beni 11'de kaldırsana" dedim. "saat 11'i beş geçiyo" dedi. yıkım dediğin böyle olur. neyse 11.30'da kalktım. gusül abdestimi aldım emin olmak için. otobüsle ulucami'ye gidecektim. ama otobüse binmemi sağlayacak olan bu kartım boştu büyük ihtimalle. cüzdanımdan çıkarıp baktım bukartıma sanki anlayacakmış gibi. anlayamadım tabii. ayrıca çok ağırdı cüzdanım. annem bozuk paraya boğmuştu cüzdanı. boşalltım hepsini. iki beşlik bir de canımın yongası 50'lik kaldı. sarı sarı parıldıyordu 50'lik. neyse uykulu bir halde gittim durağa. bizim mahallede herkesin favorisi olan bir kız olan uzun sarı düz saçlı kız ordadır umudu içimdeydi. yoktu. başkası vardı. hemen sinsi gibi ayna görevi görsün diye cama baktım belli belirsiz de olsa suratımı gördüm. yeni yıkanmış saçlarım en iyi halindeydi. ama o kadar belli belirsizlik içinde koca götüm çok belliydi. lanet olsun hayata deyip. yedek gülyüzlüye son kez baktım. sonra otobüs geldi. uzun bir teyze grubundan önce otobüse atmalıydım kendimi. arkalarında kalamazdım. zaten otobüste arka sıra boş değilse ayakta kalacaktım (arka sıralar teyzeler için yasak bölgedir) bir de otobüse binmek için eziyet çekemezdim. attım kendimi otobüse. tuttum bu kartımı alete. öttü. olmadığının acı haykırışıydı bu. genelde bu durumda "heykel'de yüklersin" denir. demedi ketum şoför. "içeriden bul bukart" dedi. aradım. tedirgin bir halim vardı. "genç gibi abla candır." diye düşündüm. halden anlayacağını sandım. ona yöneldim. "yok, valla bitti" dedi. ben de bittim o an. arkaya doğru ilerledim. kimse siklemiyordu. ineyim olum taksiye binerim dedim içimden. ama sonra "bok binerim kenar mahalle bok bulursun taksi yılda bir geçer o da nisan gibi" dedim. sonra otobüsün arka sıralarından bir yaşlı eli kalktı. o nurlu ama şişman eli öpesim geldi. şişman, sevecen, erken yaşta ölmesi muhtemel yaşlıydı bu. aldım bu kartını. teyzeler ordaydı. kader bizi tekrar buluşturmuştu. bukartlarını okutuyorlardı. sinir olarak baya bi bekledim. sonra okuttum. ama bu sırada aklıma bir şey takıldı. acaba en son sırada oturan bu şişman yaşlı acaba benim halimi görüp de vermişti bu kartını benim için. yoksa kendisi unutmuştu da "şunu benim için okut" mu demeye getirmişti. bir de tahsilat nasıl olacaktı. genel durum şudur. başkasının kartını alınca onu tanımasak da size para ödetmez ama tabii üstelemek gerekir. ben ise üsteleyecek durumda değildim. bozuk paraları çıkarmıştım. 5'lik de verecek değildim. 50'liği canımdan çok savunurdum. ben de hiç bir şey diyemedim. gururum engel oldu o sırada. zafer peker gibiydim adeta: diyemedim. modern gibi açıklayabilirdim durumu ama o da hiç takmaz durumdaydı. inşallah içinden "ayak üstü sikti bizi pezevenk" dememiştir. bir de yanına oturdum. neyse indim otobüsten, kıldık namazı. önemli bir işimiz vardı onu da hallettik. sonra bursa kent meydanı'ndaki d&r'dan uykusuz aldım. minübüse bindim. yollar çok sıkışıktı. minübüsün en önünde açtım hayvan gibi okumaya başladım uykusuz'umu. adam hemen sikti ebemi. "kardeş çek şu gasteyi" haklıydı ama kibar değildi. ben de gurulu bir genç olarak katlayıp okudum yine okudum. eve geldim. yaşlı akraba vardı evde. elini öptüm, kısa bir sohbetten sonra, evin girilmiyecek kadar sıcak tarafına geçtim. adete bir amerikalı gibi buzdolabından uludağ neyveli sodamı aldım. açarken döktüm her zmanki gibi. o kapaklar ne boktan lan. daha kolay açılmalı kapaklar bence. bir de oturdum tv'yi açtım adeta amerikalı gibiydim. biramı alıp tv karşısına geçmiştim sanki. artık tv ile konuşup herkese ayar verebilirdim. ama gerilim vardı yine sodayı koyabileceğim bir sehpa yoktu. yere koyarsam dökeceğimi biliyordum. ama öbür elimde de gofret vardı. bu basit olay bile beni bitirdi. yalnız bi günde ne bittim haa. neyse dökemeyeceğim yere koydum sodayı. şükür dökmedim. her hafat içinde olduğu gibi tv'de yine bir sik yoktu. canım sıkıldı kapattım. uykusuz'u bitirdim. ama içerisi 50 dereceye yaklaşmıştı. teyze ise bir türlü gitmiyordu. konular konuları kovalıyordu. coştukça coştu içeride konular. serinlikten gaza gelmişleri herhalde. çünkü içeride vantilatör adlı en büyük buluş vardı. ben biraz uyukladım bir kalktım terden sırılsıklamım. teyze içeride. gitmemekte ısrarlı. planımı yaptım. uykulu bir genç gibi adeta bir sığır gibi bağırarak annemi çağıracaktım. teyze ise kendii sorgulayacaktı. "bu çocuğun sınavı var, gideyim dieyecekti". annemi çağırıp su istedim. plan tuttu. teyze gitti. kendimi vantilatörlü odama attım. cennete geçiş hissi bu olmalı. 3 seviyeli bir vantilatördü bu. genelde birde çalışırdı. çok az iki görmüştük. annemim sıkıntılı günlerinde ikiyle tanılırdık. üçe ise hiç basmamıştık. tertemizdi üçün üstü. ben ilk defa üçe bastım. içerisi kutuplar oldu. yazın gösterilen içecek reklamı ortamı gibi oldu. birkaç dakka sonra hemen ikiye çevirdim. şu an her zamanki gibi birde çalışıyor. efil efil lan çok zevkli.