Asıl adı Ebû Bekir olan Kânî, Mevlevî tarikatinden idi. 40 yaşına kadar Tokat Mevlevi-hanesinde kaldı ve sonra istanbula gelerek divan kalemine girdi. Daha sonra Silistre valisine divan kâtibi oldu. Bükreşte Ulah Beyi Alexandreın özel kâtipliğini de yaptı. Şakaları, nükteleriyle de tanınan Kânî, Bükreşte bulunduğu sırada bir Rumen güzeline âşık oldu. Bu kızın onunla evlenmesi için Hristiyan olmasını istemesi üzerine verdiği cevap bugün bir atasözü haline gelmiş bulunuyor. Kânî Rumen güzeline:
Kırk yıllık Kani olur mu Yani! demişti. Ölümüne yakın söylediği şu sözü de meşhurdur: "Benim mezar taşıma El-fatiha" yazmayın, ben fatiha dilencisi değilim".
---
GAZEL
Tabım ne mantık u ne bedî u beyân arar.
Bîr-harî u savt söyleyecek hem-zebân arar.
Her zerre kendi zâtına mânend-l afitâb.
Devri felekte şöhret-i nâm u nişan arar.
Feyz-i devam u baht-ı civan ister müdâm.
Rûmale hâk-i dergeh-i pîr-i mugan arar.