şimdi bizim okulun kantininin duvarları yok. her yer camekan ve bu camekanların kimisi havaların ısınmasıyla yana doğru açılıyor, açılan boşluktan insanlar kantinin içine girebiliyorlar. kantinin dışında da kımıl kımıl öğrenciler oturuyor, sohbet, muhabbet... yazın tabi havalar sıcak, içerisi bomboş, bütün okul dışarıda oturuyor.
durum bu kadar basit.
bugün cool tavırlarla dışarıda oturan genç, güzel insanların arasından geçip kantinin içine bir şahin gibi süzüldüm. raflara kulübün yeni çıkan dergilerini yerleştirdim. tam çıkacakken, camı fark etmeyip koskoca boşluk yerine, camın içinden geçmeye çalıştım.
evet.
bunu yaptım, ama tabi başaramadım. cama donklamamla, dışarda oturan bütün okul bana yönelmesin mi...
geldiğim gibi, aynı cool tavırlarla sevgili arkadaşlarımın yanından geçtim. beni tanıyanlar gülmekten katılıyor, bir yandan da alkışlıyorlardı. tanımayanlarsa bildiğin katılıyorlardı. *
işin ilginci, geçiş törenini yaparken, sanki kafayı donklayan başkasıymış gibi, salak salak gülüyordum.