Bilimin dinler karşısında doğal seleksiyona maruz kalması ile açıklanabilir. insan beynindeki sayısız nöron birbirleriyle değişik olaylar üzerinde bağ kurarak çevreyi anlamayı sağlarken ne yazık ki henüz bağlantı kurulamayan olgular arasındaki boşlukları da içermektedir. Bu kara delik olarak adlandırabileceğimiz boşluklar dinler ve mitolojik/mistik ögelerle bilimsel veri akışını ve bağlantı becerisini kütle çekim kuvveti uygulayarak içine çeker. Bunun neticesinde okumaya devam eden ve çevresini anlamlandırmaya çalışan araştırmacı özelliğini koruyan bireylerde beyindeki bu sinapslar sürekli genişlediği için aynı anda hem inançlar hem de bilimsel veriler mevcut bulunabilir. Ancak bunun tam tersi kendisini cehalete ve okumamışlığa, araştırmamaya ve sorgulamamaya alıştırmış kişiler için durum daha da vahimdir. Bunların beyinleri tamamen kara delikten oluşmaktadır. Etrafındaki insanları da içlerine çekerler. Bilimadamlarının belki de bu konudaki en önemli görevi bilimi ve bilimsel bulguları halka anlaşılabilir şekilde ulaştırmaktır. Ayrıca bu konular üzerinde eğitim sisteminde geniş ve detaylı bir şekilde yer verilmiyorsa, biyoloji bölümünde okuyan üniversite öğrencisinin bile evrim düşmanı olarak mezun olmasına izin veriliyorsa elbette mevcut karadelik giderek başkalarını da içine alarak genişleyecektir ve kendisini richard dawkins'in ortaya attığı meme'ler şeklinde gelecek nesillere kopyalayarak genişleyecektir.