önceden ne yazdı, ne yazmadı bilmem. ama bu yazdığından rahatsız olabilen birinin hayatında böyle bir abi olmamayı seçmek dışında yapabileceği hiçbir şey yoktu. ama bu adamlar yetinmedi ve "sözlükten silinmeli" diye kampanya açtılar, evet arsızca ve utanmadan.
17. yüzyıl salem'ine ışınlanalım şimdi. kadınların cadı oldukları gerekçesi ile diri diri yakıldığı o kasabaya. evet, 17. yüzyılda insan yakmakla, bugün kadın hakları ile ilgili, erkeğin toplumsal rolü ile ilgili böyle 'aykırı' bir yazı yazdıktan sonra susturulma arasında hiçbir fark yok. çünkü aradan koskoca 4 yüzyıl geçmiş. evet, 4 yüzyıl. dünyanın başka bir coğrafyasında muhafazakar tipler tarafından en fazla ayıplanabilecek bir eseri kaleme aldığı için yok edilmiştir. tabi ancak buradan yok edilebilir, hala var, kendisi samimi ya da değil, yazdıkları toplumsal bir gerçekliğe parmak basıyor.
dünya üzerinde kadın vatandaşlarını 'koruyamadığı' için mahkum edilen tek ülke olan türkiye'de bu aihm kararının açıklanması ile yazarın uludağ sözlükten silinmesi aynı ana denk gelmektedir. ilginç, ve yazdıklarının aslında ne kadar da önemli olduğuna işaret eden bir durum bu. bir erkek tarafından sürekli şiddete uğratılan bir kadını güvenceye alamayan bir devletin bu suçunun tescillendiği bir günde, uludağ sözlük'ten uçurulması buradaki kafa yapısının kendisine çakılanları nasıl da içselleştirdiğinin güzel bir kanıtı.
biz burada yabancıları ve hayatı kurcalayanları sevmeyiz genç. ayağını denk al, yoksa zirve güllerinin ortada boş boş dolanan gerçekliğinin ne kadar kofti olduğunu görürüz, kitlesel gururumuz incinir falan.