içinde özgürlük ateşi yanan, bir sosyal ya da politik gruba bağlanmamış herkes için bu sanrı bir tutkudur. geçmişiyle yüzleşme tutkusudur. çoğu zaman da atatürk'ü mustafa kemal olarak sevme tutkusudur. bir insanın başka bir insanı insan gibi sevmesinin yolu onun doğrularını yanlışlarını bilip yanlışlarıyla kabul edebilmesinden geçer. o yüzden bu işe girişmek aslında onu kalbi atan, bazı körü körüne inanmışlıkları olan, bazen haddini aşan ama çoğu zaman iyi yüreklilikle, insanlara doğru olduğuna inandığı yolu gösterme çabasıyla vs. sevebilmeye atılmış bir adımdır. ki zaten bu adam kendisinin haketmediği kadar bir tabu olmuştur. atatürk ilkeleri (chp'nin uydurması, özellikle devletçilikte kendini ele veriyor) de dahil olmak üzere kendisini tabulaştırma yönünde büyük ölçekte somut bir adım atmayan bir adam chp'nin partisel çıkarları yüzünden senelerdir tabulaştırılmaktadır.
öncelikle şunu kabul etmeliyiz yürekten ve samimi bir şekilde: biz eleştiriyi kaldıramayan, hakkımız olan özgürlükleri alamayan ve bu özgürlükleri kazanma yolundaki insanlara da darbe vuran bir toplumuz. o yüzden içinde özgürlük ateşi yananlar, geçmişiyle yüzleşmek isteyenler için tabuları aşmak ve bu haklarını başkalarına yedirmemek öncelikli amaçtır. işte tam da bu sebeple türkiye'de din, muhammed, atatürk, üniter devlet, tsk, pkk çokça eleştirilmelidir; umarım kesintiye uğramadan da eleştirilecektir. ancak bu eleştiri ortamı gerekli düzeye ulaştığı zaman insan gibi yaşayabileceğiz ve birbirimizin yüzüne birbirimizi gerçekten kabul ederek bakabileceğiz. o zaman insanların saygısını kaybetmiş paçoz bir topluluktan ziyade avrupa'ya girme çabası meşruiyet kazanmış onurlu bir toplum olacağız.