adalet duygusu merhametten de önde ve ileridir. hak edene hak ettiği verilir. çöllere yağmurları, çürümüşlüğe güneşleri getirendir.
merhametiniz bazı vakitler sevdiğinizi, ilginizi, zamanınızı, emeğinizi kayıracağından ve sizden çok onlara sadık kalacağından, haksızlık olarak nitelendirilebilecek amma ve lakin daha çok sevilen, ezilen için elzem gibi duran o gayeleri, hibe edebilir.
daha aç varken, sevdiğinizi tok olduğu halde doyurabilir.
ya adalet?
bir öpücük için sevgi yahut merhamet ölümü göze alabilecekken, adalet için busenin kıvamında bir eylemdir sadece. yahut bir amaç.
en çok, en mühim olanda zorluk çıkartır içtihatlarımızdaki adalet duygusu bize.
sevilenlerin adalet kefesine koyulması güç iştir. kavgalarda incinir diye düşünür yürek, yahut yağmurlarda ıslanır, soğuklarda üşür
koruma içgüdüsü, sevginin imgeleşmiş etten kemikten ahvaline ve kulaklarımızla bütünleşen merhametin sesli harflerinden karalanmış betimlerine sarılır sımsıkı, olanca gücüyle.
bu hissiyatları söküp atmak, daha fazla eksilmemize vesile olacakmış gibi, çaresizliğe sürükler bizi. öfkeleniriz, yeriliriz kimi zaman.
ısırır emrivakiliği seven naçarlık sivri dişleriyle, kaşır. kanatır. adı çaresizlik olan. her şey. her hançer, saplanır bize.
adalet, tüm kaygı ve kayırmaları görmezden gelir. sizin zihninizde takılı duran ve zamanlarınızda asılan, sizden önce elzemliğiyle size yaranmış, yar olmuş sevgileri dahi, süzgeçten geçirip, elemesiyle bilinir.
çengilerin, boğumlarla boğulmuş, yutağında huzursuzlukların, emsallerin ve esrarengiz olayların dizildiği şarkılarında, çığlıklarında ve çığırtkanlıklarında bile saklı hüznü, ensesinden tutarak çıkartabilir.
yalnızlık daha çok katlanılır ve dürüst olur o vakit.