bugün sana "sifonun dünyası*"'ndan bahsetmek istiyorum aslında, piedro ırmağının kenarına oturup kusmamı sağlamış bu kitap sayesinde cimcime kızlarımız, çipil gözlü oğlanlarımız felsefe ile tanıştı, şimdi diyeceksin ki, madem böyle güzel bir olaya vesile olmuş, neden sevmemektesin bu kitabı. böyle düşünürsen aslında haklısın oğuz abi, lakin ,işin aslı çok farklı.
felsefe alanına ilgi duymak için, ona bir kapı açmak için başarılı bir kitap, sifonun dünyası, lakin sadece bu kitabı okuyup, feylezof kesildi herkes başımıza. beni bilirsin öyle çok anlamam felsefeden, en fazla, 3-5 filozof adı bilir, kalabalık bir ortamda fikrimi söylemek istediğimde, bir cümle kurar, onu o filozoflardan birinin söylemiş olduğunu belirtirim. herkes ağır filozof abinin adını duyunca saygı duyar bu lafa, ben de egomu cilalarım bir köşede gizli gizli.
neyse yine dağıldım bak, devam edeyim, şimdi abi sifonun dünyası dışında, bir de hazır çorba şeklinde felsefe kitapları sardı dört bir yanı. üç dakikada hegel, dört dakikada kant ve türevleri. abi buradan yarım yamalak öğreniyorlar bazı şeyleri, ondan sonra güzel bir muhabbettin ortasında suratına çarpıyorlar. "çok pragmatistsin experimental, ayrıca oppurtinistsin, ve de hedonistsin.", abi bunların hepsi aynı anda olunabilinir mi. ben buna takılıyorum, sadece "o sizin güzelliğiniz." diye cevap verebiliyorum, pragmatist'i çek cumhuriyetinin başkenti sanan bu arkadaşlara.
moda tabi güzel bir şey de abi, keşke herkes kendine yakışanı giyse, kendine yakışanı okusa.