hemen hemen herkesin "sıradan bir aşk filmi" olarak değerlendirdiği filmdir, buna rağmen fragmanları bile izlenme rekorları kırıyor. neden acaba? "edward cullen"ın çizdiği güçlü, sahip çıkan, koruyucu, olgun, dürüst, şeffaf, yalansız, çıkarsız, saf, bağlı, ailesine/sevdiğine düşkün ve abazanlıktan yavanlıktan uzak erkek duruşuna bakacak olursak dönemimizde ne bu tip bir erkek dolayısıyla ne de böyle bir aşk yaşanabildiğini görüyoruz.
kadınların özlemini duyduğu tüm özellikleri üzerinde toplayan, yetmezmiş gibi bir de fazlasıyla ilgi çekici olan edwart cullen karakteri, dönemimizin zayıf kişilikli, yalancı, cahil, kurnaz, çapkın, sahiplenmenin ne demek olduğunu bilmekten uzak ve üç kelimesinden biri muhakkak "karı-kız-rus-sex-hatun-manita-götürmek-sevişmek" olan (üstelik bir de çirkin)erkeklerinin yanında "olması gerektiği gibiyken" o kadar "sıradışı" kalıyor ki... bence tam bu noktada tüm erkeklerin bu filmi izleyerek inandıkları saçma teorileri bir kez daha gözden geçirmeleri gerekiyor.
ha ekstradan bir de robert pattinson rolünün tam karışılığını veriyor...
twilight bir aşk filmi, aşk kelimesine yakışan bir film.
edit: bizimkilerde maymundan evrilmiş tipde olmasına rağmen hem karaktersiz hemde afralı tafralı ıssız adamlar piyasaya sürsün ancak.