-film boyunca, sarışın üvey anne karakteri rachel'ın bi boklar çevirdiğine o kadar çok inandırmışlar ki filmin sonunda şok olmadığımı söylesem yalan olur. zavallı kadın boku bokuna öldü.
-kız resmen şizofrenmiş yani.. "oha" dedim resmen. zaten şizofren çıkmasaydı, film saçma olurdu.
-yalnız, o değilde, ben a tale of two sisters'ı izlemiştim önceden ama unutmuşum. filmi izlerken o hikaye hiç gelmedi aklıma.
-filmin senaryo ve kurgusu çok akıcı. hop oturup hop kalkıyorsunuz. bi sonraki sahnede ne olacak diye tahminlerde bulunuyorsunuz. filmin en iyi özelliği bu.
-mildred'ın, rachel olduğunu zannettim resmen. kıza bak her şeyi nasıl da kurgulamış kafasında. mildred'ın hikayelerini dinleye dinleye kafayı sıyırmış hatun. filmin sonunda "yuh be ama!" dedim.
-filmden çıkarılacak en büyük sonuçlardan biri sevişirken dikkat etmeniz gerektiğidir. babaları, bakıcıyla sessiz sedasız işini bitirseydi kız o kadar kinlenip öyle bi mallık yapmazdı. öyle şeyler de olmazdı.