tanım: 17 ağustos depreminden sonra, ırak kızılayının gönderdiği petrol satılarak elde edilen 10 milyon dolar ile depremzedeler için yapılmış konutlardır.
iddialara göre konutlar yapıldıktan sonra, ıraktan gelen inceleme heyetinin önünde halka imzalatılan beş senelik sözleşmeler, tapu gibi gösterilerek depremzedelere teslim edilmiştir. bir kısmınız "olur mu öyle şey, gelen inceleme heyeti o kadar saf mı ki sözleşmeleri tapu gibi gösterebilsinler" diyebilirsiniz. son gelişmeler ırak tan gelen heyetin saflığı (iyi niyeti) hakkında pek bilgi vermese de, yetkililerimizin vicdansızlığı hakkında gayet net fikir edinmemize olanak sağlıyor.
iddialara göre kiralarını ödeyemeyen depremzedeler evden çıkarılıyor, yerlerine polis memurları, vali yardımcıları ve bürokratlar yerleştiriliyor. çeşitli gazetlerde yerleştiği iddia edilen görevlilerin ismi de zikrediliyor. ben buradan isim isim yazıp kendilerini rencide etmek istemiyorum, yok lan deli gibi istiyorum, hatta yerin dibine girmelerini istiyorum, fakat sözlüğü zor durumda bırakmak istemiyorum. bu hadiseden bahsederken sürekli "iddia" kelimesini kullanmamı şüpheyle karşılayabilirsiniz, şüphelenmeyin arkadaşım, bu tamamen benim ılımlı tavrımın, bir türlü keskinleşemeyen üslubumun eseridir. yoksa olaylar iddia boyutundan çıkalı uuzn zaman olmuştur. konutların depremzedelere mi, yoksa depremden etkilenen devlet erkanına mı tahsis edileceği, konutlar yapılmadan önce de tartışma konusuydu.
Bir arkadaşımın anlattığına göre konutlarından çıkarılma tehlikesiyle karşı karşıya gelen hatta çıkarılan depremzedeler eylem hazırlığındaymış. hadisenin çözülebilmesi için türkiye basınına ve medyasına ihtiyaç duyulduğu ortak fikir. bunun sağlanabilmesi için ses getirecek bir eylem gerekli ve bunun için kocaelide var olan duyarlı örgütlerden destek istemişler. işte tam bu esnada hikayenin acıklı bölümü ortaya çıkıyor, depremzede bir bayanın anlattıkları herkesin yüreğini burkuyor. garip bir duygudur diye tahmin ediyorum. çaresizlik, acıma ve öfke aynı anda herkesin içinde. 400 milyon maaş la 200 milyon kira ödeyen bir bayanın bakmakla yükümlü olduğu lise öğrencisi çocuğu var. yakınlarının çoğunu depremde kaybetmiş. ve şimdi devlet onu kirasını ödeyemediği için evinden çıkartmak istiyor. daha da iğrenci, bu ailenin yerine gelecek kişiler bürokratlar, vali yardımcıları gibi üst düzey yetkili, ve üst düzey maaş sahibi insanlar.
bu durumla karşı karşıya kalsanız, ağlar mısınız, endişelenir misiniz bilmiyorum, fakat bahsi geçen ablamız çok kararlı, sonuna kadar direneceğini söylüyor. "gerekirse hapse girmeyi de göze alırım" diyor. düşünün bir ülkede depremzedeler için yapılan konutlar bürokratlara peşkeş çekilecek, ve bu konutların gerçek sahipleri "hapse girmeyi bile göze alırım" diyecek. işte size kısaltması bile ağızlarda sakız olan "akepe" nin, ve onun yönettiği türkiye'nin adaleti. şimdi nasıl isterseniz öyle kısaltın "adaletinizi". benim gözümde her halükarda kısaltılmış değil, ikiye bölünmüş olacaktır. taze kısmı elitlere, çürük kısmı halka...