johan neeskens

entry44 galeri
    7.
  1. Hıncal Uluç'un Süper Lig'de sezon içinde sallanan 3 büyüklerin hocalarına ve A Milli Takım'da Fatih Terim'e yıllardır değişmeyen standart bir eleştirisi var: "Yardımcıları yetersiz, onunla tartışmıyorlar, masaya yumruklarını vurmuyorlar, emanet edecekleri isimler değil bunlar". Daha fazla uzatmayayım, bu eleştiri klişesinden herkes haberdar. Erdal Keser, Müfit Erkasap, Ahmet Akcan, Metin Tekin, Oğuz Çetin hedefteki isimler. Adı geçen tüm yardımcıların başlarındaki teknik adama laflarını dinletebilmeleri imkansız.

    Teknik direktörler yardımcılarını özenle kendilerinden düşük kariyerli, yaşça genç isimlerden seçiyorlar. Fatih Terim'in kafasındaki doğruya Oğuz Çetin hangi geçmiş teknik adamlık başarısının güveniyle "hayır hocam böyle olmamalı" diyebilir ki? Bizde bu işler tersine işliyor, teknik direktörlerin alt kadrosunda hiçbir zaman bir duayen yer almıyor. Atıyorum Metin Türel, Bülent Ünder. işte burada Johan Neeskens'in hikayesini anlatmak lazım. 1970'lerde Cruyff'un gölgesinde kalsa da; 2. Johan olarak anılsa da; 2 Dünya Kupası finali görmüş, Barça'da oynamış, gelmiş geçmiş en büyük yeteneklerden biri bu adam. Teknik adamlık kariyerine bir bakalım. 1998 Dünya Kupasında Hiddink, 3 kişiyi yardımcısı olarak atıyor: Neeskens, Reijkaard ve Koeman. Neeskens, Hiddink görevi bırakınca Reijkaard'ın yardımcısı olarak devam ediyor. Yaşlarına bakalım o tarihte: Reijkaard 38 yaşında, Neeskens 49 yaşında. Ağabeylik yapıyor Reijkaard'a Euro 2000de. Sonra bir dönem kendi kanatlarıyla uçmaya çalışıyor. Nijmegen ile fena işler de yapmıyor ama kulübün eti budu ne!.. 2005de sistem yine aynı. Hiddink, Avustralya milli takımının başında. Neeskens'e "atla uçağa gel" diyor, efsane "uzak" demiyor, gidiyor işte... Ve Barcelona... Rijkaard 2 şampiyonluğu kazanırken; yanında kendisinden 8 yaş büyük Henk ten Cate'i oturtuyor. Rakip analizlerini yapan, altyapıdaki gençleri raporlayan hep Henk Ten Cate. Ajax altyapısının ekmeğini yemiş, işi biliyor. Gün geliyor; o da birinci adam olmak istiyor. Ajax'a gidiyor. iyi de yönetiyor takımı ama geçen sezon son haftada tek gol averajla şampiyonluğu PSV'ye kaptırıyor Ten Cate. Chelsea de uyanıyor bu kurt antrenör-teknik adam ilişkisine. Mourinho gittikten sonra göreve gelen Avram Grant'in eli ayağa birbirine dolanınca Ten Cate geliyor Londra'ya 2. adam olarak. Neeskens nerede peki? Ten Cate gittikten sonra bocalayan Frank Rijkaard'ın yardımcılığını üstleniyor Barcelona'da. Rijkaard 45 yaşında, Neeskens ise 56. Bizim büyüyemeyen genç kuşak teknik adamların da eksiği bu işte!

    Abdullah Avcı'yı Feldkamp'a yardımcı yapmaya çalışıyor medya. Halbuki tam tersi olması lazım. Ya da Ertuğrul Sağlam kendi döneminden takım arkadaşlarını antrenör yapıyor kendine. Bülent Korkmaz, Rambo Yusuf ile çalışıyor(du). Abdullah Avcı'nın yanında Arif Erdem var. Kimsenin aklına antrenör olarak Bülent Ünder ile çalışmak gelmiyor nedense. Eksik olan özgüven. Eğer kulübede yanlarına kendilerinden tecrübeli, yaşça büyük bir futbol adamını oturturlarsa; gelecek başarının kendi hanelerine yazmayacağından korkuyor bizimkiler.

    Gençlerin önünü açmak; onların sırtını dayayacağı, rakip analizlerine gözü kapalı inanacağı, görmüş geçirmiş bir duayeni bulmaktan geçiyor. Lakin bu asab bozucu bir şekilde; Sinan Engin'i Ertuğrul Sağlam'ın başına pratikte "bekçi" kartvizitte takım menajeri olarak dikmek değil!.. Barça'da Rijkaard, Neeskens'in mi sözüne değer verir yoksa daha dün topçusu- mesela-Cocu'nun mu?..

    (bkz: acetobalsamico)
    15 ...