2003 senesinin puslu bir kış sabahı, taskısladan teleferikle mackaya geçiyorum, derse geç kalmışım, hoca kıl, devamsızlıkta almış başını gidiyor, telaşlıyım, derken teleferikten indim hızlı adımlarla derse gidiyorum, o telaşla kısa boylu, kasketli bi adamla karşı karşıya kaldım, kibar bir hareketle çekildi yol verdi. yüzüne baktım çok tanıdık, biliyorum bu adamı, ama orta okuldan beri şiirlerini okuduğum, ezberlediğim, gecenin bi yarıları trt 2 de seyrettiğim adam olduğuna ihtimal veremiyorum, öylece kaldık yolun ortasında. attila abi diyebildim, günaydın.. günaydın dedi gülümsedi, ben son sözü söyleyene kadar bekledi nazikce, bende mal gibi bişey diyemeden, iyi günler dedim, hızlıca ayrıldım yanından derse girdim. oturdum sırama, düşünüyorum sürekli, ulan neden derse girdin, ee girmesen ne yapacaktın, imzalı resimini mi isteyecektin, ehehe sayın ilhan bütün şiirlerinizi biliyorum mu diyecektim, ama olsun be oğlum yanında yürüsen yeterdi, iki çift muhabbetini dinlesen hayatındaki en kral tecrübelerden biri olurdu, ulan ne kazmasın girdin derse bi nane oldu sanki, çık lan dersten ara attila ilhanı, nereye gidiyosa git arkasından falan gibi düşünceler ders bitene kadar aklımı meşgul etti, ders çıkışında aynı yerde, macka parkında sağa sola bakındım, rastlarmıyım diye ama ne fayda, yurda gittim 3. şahsın şiirini okudum bir kaç defa üst üste kendime kızaraktan, şiirin yazıldığı yerde attila ilhanı görmüş olmanın verdiği heyecanla..