işin matematik kısmından ziyade, felsefesine yönelmek gerekirse, bütün yıl alnının akıyla gurur duyulan futbolcularım gönüllerin şampiyonu olmakla beraber, oyun felsefelerini sahaya çok iyi yansıtmış olduğumuzu söylemkle beraber..
pii, felsefe deyince "taze fatoş terim" bülent uygun gibi kaptırdık gidiyoduk azizim iyi mi. neyse dinle az:
ben matematikten pek anlamam -anlamam mı? ömrümü çürüttüm mühendislik sevdasına türeviydi, maxwelliydi derken-, onu geç. sana bu dostun hangi gözü dönmüşçesine vaveyla eyleyen gacıyı deyiversin, "çık çıık" diyebilmem için bu sayıyı dostum. senin benim dışarda melek gözüyle bakıp her saniyesinde aşka geldiğimiz o dünya tatlısı, masum şey, o zevk anında on arslan şiddetinde kükrer, -iyimser rakamla- kırk gözü dönmüş ayı vahşetinde savurur pençelerini, kolunu bacağını parçalar, sıçar ağzına. bu çılgınlık anında, artık hangi uyuma numarası seni kurtarır? kurtarmaz, kurtaraman abi. sen ikinci golü yazabilmek için o enfes pası beklerken aletten, o çılgın gacı "krtalgooogooggooo" diye inleyen beştaş trübünüdür o anda, sen daha çükünle göz gözeyken. yalnız bu baskı hiçbir zaman gol getirmedi, getirmez de. kadınlarımız bunu bilmeli, takımla uyum içinde olabilmem için biraz zaman tanıyabilmeli. kadınlarımız güçlüdür, sabırlıdır, biliyoruz bunu. *
