ağızlarından çıkan kelime elveda olmadıkça geri dönmeme ihtimalleri olmadı değil mi senin gözünde? sen kimseyi kırmazdın, bir karıncayı dahi incitemezdin çünkü. sahi gidenler niye geri dönmedi? kusur onlardaydı belki. böyle mi teselli ettin kendini?
ya da etrafın hep kalabalıktı senin. herkes bir ağızdan konuşuyor, kimse birbirini anlamıyordu çünkü anlatılanları dinlemiyorlardı. bundan sebep hiç anlatmadın derdini. anlaşılamayacağını bildiğinden yalnız hissetin hep kendini. anlayan biri vardıysa hayatında daha önceden, hep onu özledin sen. neredeydi şimdi onlar? seni dinleyenler... çekip gitmişlerdi öyle mi? kalabalık içinde gizlenirken sen, çekip gitmek istemedin mi o yerden?
birdenbire mi oldu böyle? bir sabah uyandın arayacak kimsenin kalmadığını mı hissettin yoksa? yalnızlıktan keyif alanlardan değil hep başucumda biri olsun isteyenler miydin ya da? ne önemi var değil mi? herkes gitmiş kendi yoluna.
biri gelir biri gider diyenlerden değiliz neyseki ama tuhaf gelen herkesin çekip gitmesi. ya bakacaksın dönüp bir kendine, kimleri üzmüşsün düşüneceksin ya da sana anlatmaya çalışırlarken ama sen kafanın dikine giderken konuştuklarınızı anımsayacaksın. belki gene bir veda etmediler diye söyleneceksin sonra.
hep affeder sandıkların yanılttılar seni öyle mi? tavırların "öyle" der gibi.
düşündün mü hiç, kapıları çarpıp çıkan sendin belki... bilirim o kapı ardında kalanları gitti sanıp, suçlarsın sen şimdi. giden sensindir, tavırı alan sen, dönmelerini bekleyen ama çarptığı kapının kulbuna bir daha el sürmeyen. düşündün mü hiç böyle?
veda bile etmedi dediklerine, öfkelendiklerine bir selam gönderdin mi sonra? uyan artık; çekip giden sensin, gitti sandıkların aslında gerinde bıraktıkların.