en önemli belirtileri; Sık acıkma ve uzun süre açlığa dayanamama, yemekten sonra doymama hissi, Uzun süren açlıklarda baş ağrısı ve sinirlilik, Tatlı krizleri, Sabah uyanmalarında zorlanma, Genel olarak halsizlik, yorgunluk, enerji düşüklüğü ve depresif bir ruh halidir. Reaktif hipogliseminin kesin tanısı tokluk kan şekeri ölçümü ile konulur. Hipoglisemi belirtilerini önlemek ve öncelikle kilo almayı durdurabilmek, sonrasında kilo kontrolünü sağlayabilmek için beslenme temel tedavidir. Yapılan çalışmaların çoğunda ve hasta takiplerinde eğer beslenme düzeni oluşturulursa belirtiler kaybolmaktadır. Kan şekerinin düşmeye başladığı saatlerde mutlaka ara öğün alınmalıdır. amaç şeker düşüklüğünü engellemek ve ilerleyen sürelerdeki acıkma ataklarını önlemektir. Çünkü bu hastalığı tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. ara öğünlerin düzenli alınması ana yemeklerde kontrolü sağlar. Özellikle posa içeriği yüksek, kan şekerini hızlı yükseltmeyecek ve Glisemik indeksi düşük besinler tercih edilmelidir. Beyaz unla yapılmış her türlü yiyecek veya saf glikoz içeren yiyecekler doyma hissini daha zor oluşturacağı için ara öğün olarak uygun değildir. Meyvelerin fruktoz içermelerinden dolayı, ara öğünlerde tek başına tüketilmesi yeterli değildir, yanında mutlaka lifli bir karbonhidrat, kepekli ekmek, grissini vb. besinler alınmalıdır. Bu hastalık için dikkat etmesi gereken risk grubu, ailesinde diyabet öyküsü olanlar, hızlı kilo alanlar veya kilosunu ideal sınırları içinde tutamayanlardır. Diğer belirtilerin olup olmadığına da dikkat edip gerekli kontroller yapılmalıdır. Özellikle karın bölgesindeki yağlanma artıyorsa pankreasın insülin salınımında bozukluk başlar. Bu tablo ileride diyabete de neden olabileceği için çok önemlidir. *