30 mayıs 2009 pazar günü şampiyonluk kutlaması yapmış takım/takımım.
herşey bizden yana gibiydi şölen öncesi. güneş taraftarlarımızın sıcağının yeteceğini düşünüp bulutların arkasında kısa bir tatile girmişti. arada sırada kafasını çıkarıp napıyor bu adamlar diye şöyle bir baktı. sadece ay bizden yana değildi ama onu da affedebilirdik çünkü o kadar kusur kadı kızında da olur.
saat 16.15 gibi kapalının kapıları önünde biriktik. kapılar saat 16.00'da açılacaktı fakat biraz gecikmeli olarak açıldı. hemen yanıbaşımda duran arkadaş kendi kendine söyleniyordu''bunları yazacaksın işte'' bende bana diyor sandım döndüm şöyle tam soracaktım neyi nerde yazacaksın diye baktım bana bakmıyor bile adam. sonra kapıların açılması geciktikçe eleman aynı şeyleri tekrar etmeye devam etti. sonra soru bile beklemeden beni dürtüp forzabeşiktaş.com'un adminiyim ben. yazacağım tüm bunları yer yerinden oynayacak dedi. gülecektim ama beni dövebilirdi vazgeçtim.
kapılar açıldı ve yine hepimiz bir elektronik mağazası açılsa ve çok ucuza ürün satsa nasıl ezilebileceğimizi bir çırpıda öğrendik. içerde(kapalıda) yer bulmak çok zor oldu. bulduğunuz yer korumak ise daha zordu. herkes birilerini yerinden edip kendisi sevinmek istiyordu. yani taraftarlık duygudaşlık gecikmiş bir kupanın gölgesinde yitip gidiyordu. tüm bunların üzerine kapalının üst tarafında yer alan elemanlardan birinin yaktığı meşalenin aşağıdakilerin gözüne gelmesi ve bu elemanları uyarmasının ardından o meşalenin tüm ateşini olduğu gibi aşağı atmaları tuzu biberi oldu. eğer bu adamlar beşiktaş taraftarıysa ben değilim. zaten uzunca bir müddet kapalıda olan olaylar herkesin malumuydu fakat şampiyonluk kutlamasında bunu yapmasaydınız bari. o aşağı attığınız ateş küçük çocuğun üzerine geliyordu babası son anda çekmese. bununla yetinmeyip saldırmaya çalışmalarına ise diyecek bir şey bulamıyorum.
marşlar, şarkılar, tezahüratlar arasında çoşarken yine o melun sloganı attı kapalı. beşiktaşlı olunmaz beşiktaşlı doğulur beşiktaşlı olmayanlar o.çocuğudur. inönüye bir arkadaşımı da davet etmiştim ki kendisi galatasaray taraftarı idi son anda işi çıkıp gelemedi. allahtan gelemedi. o tezahüratı duymasını istemezdim. duysa ben utancımdan yerin dibine girerdim. aynı tezahüratı mustafa sandal çıktığında da yaptılar ve mustafa sandal buna tempo tuttu, sevindi. hayır anlamadı diyeceğim ama mümkün değil.
mustafa sandal demişken şampiyonluk organizasyona da bakalım. organizasyonun aceleye getirildiği belliydi. burdan yönetimde kimsenin şampiyonluk fikrine pek inanmadığı intibaı uyandı bende. anadolu ateşi gibi bir topluluğun bu tip bir organizasyonda sahne alması fikri gayet yanlıştı. demet akalın çıkmadan önce güzel günler göreceğiz güneşli günler diye bağıran kitlenin birden popüler kültürün ikonlarından birinin şarkılarına eşlik edecek seviyeye gelmesi ise şaşıtırıcıydı. bu level atlama olayı mustafa sandal çıktığında tavan yaptı. programın sunucusunun tonlama/vurgu gibi kavramlardan uzak oluşu diğer bir ayrıntı idi.
şampiyon olduk ve kanserli organın sadece bir parçası alındı. ama buna rağmen coşkulu bir taraftar vardı stadda. her şey unutulmuş gibiydi.
kısa bir not: sevgili ozon tabakası dün seni biraz üzdük. ama o kadar olsun diğer taraftarlar en kötü iki yılda bir seni rahatsız ediyor biz ise 6 yılda 1. bizi artık mazur görürüsün. sevgiler.
sevgili günlükyıldırım demirörenbüyük başkanlığa terfi etmiş. dün stadda herkes onu alkışlayıp çılgın atarken gördüm ki kapalıdan yükselen yıldırım demirören yeter çığırışlarının tümü kişisel hırslar bütünüymüş. çok mutsuzum be günlük. beşiktaş taraftarı bir şampiyonlukta her şeyi silmiş olabilir mi?