samimiyetindendir ferhunde'nin sevgisi, gözlerinin içinde yıldızlar, çocuksu bir neşeyle böler ya ekmeği hala; ağlaması burnunda, gülümsemesi her daim suratındadır ya, kızınca kulaklarına kadar kızarır ya şakaklarından fırlamış damarlarıyla; samimiyetindendir ferhunde'nin sevgisi.
seveni çok oldu, çok istendi zamanında; varmadı. çok seslendiler arkasından sen gördüğüm en güzel kadınsın, en kusursuzusun diye; duymadı. bir yar sevdi, samimiyetinden geldi sevgisi; kavuşamadı.
samimiyetindendir ferhunde'nin sevgisi. aç kaldı, tökezledi, düştü, incindi, ağladı, yıprandı; samimiyetini yitirmedi, sevgisini katletmedi. grileşmedi ferhunde, mekanize dünyanın inleyen bir çarkı olmaktansa; herkesin doğruları söylediği hayal dünyasında eriemyei tercih etti. kaybetti parasını, gücünü, aşkını, maşuğunu, yerini, mevkisini; ama kaybetmedi samimiyetini. samimiyetindendir ferhunde'nin sevgisi. göz pınarlarından sevgi süzüldü, ezildi ama üzülmedi.