saklanmak

entry10 galeri
    5.
  1. her kaldırımını tanıdığım bir semt. evim... evimi görebiliyorum. hatırlamıyorum bu sokağın nereye çıktığını. hatırlayamıyorum köşede oturan, sigara yüzünden ciğerleri sönmüş genci. herkes bana bakıyor meraklı ve aşağılayıcı bakışlar arasında. ismim... ismim neydi benim? bir alt sokakta mı kaldı gülümsediğinde bulutları utançtan köşe bucak saklanmaya zorlayan o güzel kız?

    evet, bir kız vardı. gözlerini hatırlıyorum sanki. görsem, bir kez görsem tanırım belki. önümde muğlak görüntüler. kimisi kesifleşiyor, kimisi ışıldıyor gözbebeklerimde. sokaklar bugün biraz daha korkutuyor beni. küçümseyen ifadelerden kaçıyorum. saklanıyorum perdeler arkasına sana olan güvenimi sarstığından beri. aslında yalnızca bir his, arkasına saklandığım ve ötesi buğulanıyor sadece. hayat biraz sergüzeşt olsun istedim o an, ama ne çabuk unuttum; maceralı hayatları sevmezdim ki ben. bu anı, bu duvarların nefretini anlamak istemiyorum. topuklarımın intikamını asfalttan çıkarmak istercesine vuruyorum yola ayaklarımı, vurdukça büyüyor acım. yürüdükçe yabancılaşıyorum kendime. her dakika bir şeyler siliniyor gözlerimden. kulaklarımdaki uğultular, beynimi kemirmek için emir bekleyen düşüncelerimle bir olmuş geliyorlar üstüme.

    koşmak istiyorum ama önümü görmeden koşamam. neye çarpacağımı, nereye düşeceğimi, bilmem, görmem lazım. gizemleri sevmem ben. belki de her şey böyle başladı. gizemlerin çözümsüzlüğü iliklerimde dolaşan cam kırıkları gibiydi. şimdi artık çözümsüz kalan ne varsa umurumda değil. kendi nefesim bile bana yabancılaşmaya başladı. eksik olan hisler sadece görüntüde değil. koku yok, gördüklerim netliğini yitireli çok olmuş. sesler birbirine karışıyor ve ağzımda kıvamsız bir şeyler çiğniyor gibiyim. hayatımdaki çözümsüzlüklerin bir önemi yok artık.

    ah ferhunde! seni gerçekten beğendiklerini mi sanıyorsun hala? şu zevksizlikleri üst üste bindirildiğinde dağları aşacak olan insanların gözlerindeki kirliliği göremiyorsun biliyorum. üzülmüyorum o bildiğin zaman kavramının altını üstüne getirirken. kızmıyorum sana artık. varlığından beslenen gafletim de yok eskisi gibi. inan, eskisi kadar üzülmüyorum sana. sen ferhunde! sen benim en ezber bozan hikayemdin. şimdi bu sokakta bir gülümseyen yüz arıyorum. seninkine ne kadar benzemezse, o kadar iyi! inan bana, gamzelerinin bile önemi yok artık.
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük