dudakların dudaklarıma dokunduğunda
ufukta kızıl şehvet hareleri görünüyordu,
sadece sen bakarken gözlerini kamaştıran;
ama varolmadığını bildiğin bir ışık tanesinin
hayali ateşiyle savuruyordu tüm benliğini
kapılıp gittiğin ela gözlerdeki
ıslak bakışlardan akıp giden,
saplantısal aşk çemberine doğru
gökyüzünün şıklığında sıcak ellerinden
kayıp giden bir yıldızın son
dokunaklı yansıması gibi...***