çocukların ruh sağlığı hakkında tv ekranına dayalı incelemeler yapıp her türlü dizi film sahnesini kritize ederek marketten meyve suyu alır gibi,şu faydalı-şu faydasız düzeyinde öneri ve sakınırmalar üstlenen sosyolog-psikolog ünvanlı tavsiyetörlerin vird-i zeban edindikleri kurtlar vadisi dizisi (sevmediğim bir izi filmdir) herkesçe malumdur ki büyükleri ekrana kilitleyen (kitleyen de denebilir valla) bir arkası haftayadır.dolayısıyla küçüklere hitap etmemesi noktasında,onları direkt etki altına almak gibi bir amacı olmamakla beraber, çocuk ruh sağlığının sadece vurdulu kırdılı sahnelerle bozulduğunu zanneden türkiye insanının çocuğuna izletmemek gibi inisiyatife sahip olan yaş grubuna hitap etmektedir.haa gençlerin olumsuz tesirini gördüğü bir dizi değil midir?öyledir elbette..fakat kurtlar vadisi çocukları-gençleri şiddete yönlendiriyor cümlesinden öteye geçmeyen eleştiri bombadımancıları aynı müdafa hakkını üstlendikleri çocukların ruh sağlıklarını (cinselliğe dayanan problemlerin hareketlenmesi açısından) deforme eden öpüşme-sevişme sahneli diziler hakkında aynı yoğunlukta kaç eleştiri dillendirdiler acaba?yüzeysel modernlistlikleriyle altyapısız rasyonalizmin sancaktarlığını duygulandırıcı bir hünerle yapan,ilericilik-dejenere denklemi üzerine konuşlandırdıkları yavşaklığı ne kadar görebiliyor ve tüm şeffaflığıyla ne kadar gösterebiliyorlar?bir öpüşme sahnesine şahit olan çocuğun ruh dünyasında ne denli tahribaların olabileceği konusunda henüz aydınlatıcı psikolojik analizler yapmamış kibar halk imalatçısı eleştiristlerin görmedikleri, büyükleri dahi sapıklaştırabilen sahneler, kafayı taktıkları çatışma sahnelerinin (eleştirilmemelidir demiyorum) sebep olduğu problemden aşağı kalıyor mu acaba?
bir şarkısın sen programında şarkı söyleyen çocukların onlara pek örnek teşkil eden pınar ablalarının sunuculuğuyla icra ettikleri bir kaç saatlik sanat, kendileri ve izleyenlerin bir çoğu açısından eğlenceli dakikalar olarak tanımlanırken işin özü itibariyle durumdan bihaber zavallı çocukların milyonlara pazarlanması hadisesidir.çocuk satıcılarını,çocuk dilendiricilerini haber programlarına konu edip,bir kaç dakikalığına evlere küfürlerle yoğrulmuş hayret ve hüzün pompalayan bir tv kanalının çocuklar üzerinden para kazanmasını eğlence ve heyecana dönüştürmesi ikiyüzlülüğünü hangi ilericilik izah edebilir,hangi modernlik bu ahlaksızlığı çocukların ve ailelerinin lehine gösterebilir?karaktersizleştirici bir özentiden başka bir niteliği olmayan bu görsel ve işitsel şovun böylesine akıl almaz takdirlerle taltif edilmesi ,güya sanat camiazmısın entelektüellerinin ve birikim sahibi yüzlerinin konuk edilerek toplumsal bir kabul gördüğü saçmalığını görünce,türkçe olimpiyatlar adı altındaki saçmalığa daha bir sempatiyle bakmaya başlıyorum maalesef.şırnak kömürü cildiyle istiklal marşı okuyan zenci çocuğun verdiği pozlar beni duygulandırmıyor belki ama yüzüne iki kilo boya sürülerek minicik eteklerle dans ettirip şarkılar söyletilmesi küfretmeme sebep oluyor.ikisinde de özünden koparılma hadisesinin yanında ait olmadığı kültürlerle kodlanmaya çalışılan çocuklar var fakat birindeki tahribat kazanca dayalı iki yüzlülüğü ifşa ederken diğerinde bu denli dejenere alt yapısı yok.