düsünmüstüm üc vakit önce. bu istanbul sevgisi, bu istanbul aşkinin sebeplerini. istanbulu dinledim, gozlerim kapalı; dizelerindeki istanbulu hayal ettim yatmadan önce. bir efsanemiydi? bir başyapit? yada olagan dengelerin arasinda bir yigin insan umutlari mi? zorunluluk, zorundalik.. belkide gerçekten dinlemek... zevk alabilmek...
boyle düşünmüştüm kalbimi çalan izmirimin koynunda. uzaklarin şiirlerini bir de ben dinlemek istedim...yavuz cetin in yanibaşina oturup,dizlerine çökerek.. sadece boğazda.. sadece shaft ta.
koydum başimi dizlerine. izledim dudaklarini o istanbula ait pencereden. anlatilanlara ben de ekledim satirlar. paylaştik, anlatildik, anilar ekledik hikayenin en başina..kadikoye bende ekledim noktalama işaretlerini; raki balik, balik raki tadinda.. epeyce tokuşturduk umutlarimizi..
ve zaman?
evet durdu aniden. sustu. anlatamadi istanbulu. kelimeler bogazina yigildi usulca.. tamamlayamadik istanbul a ait oykumuzu.. duygusalligini kaybetmiş devrik cumleler de yazamadik.. baktigimda yoktu. yoktu baktigimda...
o tamamlayamadi. lakin ben?
kapattim sayfalari..
umutlarinin peşinden; yaşamak zorunda birakilmiş istanbul insanina ithafen...