teşhis ve tedavisi en zor olan ruhsal hastalıklardan biri. akıl hastanesinde tedavi görmüş/gören kişilerin %20'sinde bulunan rahatsızlık.
hastalıkta; genel itibariyle bir "kendine dönüklük" ve başkalarını, "kendini değerlemede araç olarak kullanma" durumu söz konusudur. gerçeklik algısını tamamen yitirmedikleri için; olağan bir terapi esnasında terapistlerini çok zor duruma sokabilir ve söz oyunlarına tatminkar cevaplar almadıklarında, hem ilaçlarını kullanmayı hem de terapiye devam etmeyi reddedebilirler: bu özellikleriyle bulunmaz nimet olduklarını, bir doktorun hem eğlenmek hem de kendini geliştirmek için mümkün mertebe borderline vakasıyla uğraşması gerektiğini düşünmekteyim. sorun, ne deli sayılabilecek kadar anomik, ne de sağlıklı sayılabilecek kadar normal davranmamalarıdır. adı üstünde borderlinedır, aradadırlar... sevinç nöbetlerini izleyen aşırı kaygı anları, eğer müdahale gerektirecek kadar sıklaşırsa; deneyimsiz bir doktor tarafından fiziksel semptomlar da göz önünde bulundurularak "panik atak" teşhisinin konması gayet olasıdır. "köprüleri yakanlar" hep bu tipler arasından çıkar, yangının hemen sonrasında küllerin başında oturup ağlasalar da. sıradanlıktan ölesiye korkar ve sıradan insanlardan nefret ederler; tektipleşme korkulu rüyaları olduğundan, okul vb. total kurumlara nefret besledikleri gözlenmiştir. belli bir zeka seviyesinin üzerinde insanlardır, bu durum bir de kaygı nöbetleri esnasındaki karamsarlıklarıyla birleşirse, ne basit hilelerle iyileşeceklerine dair motive edebilirsiniz onları; ne de onlar kendilerini kandırabilirler. tedavisi yıllarca, üstelik geri sıçramalarla sürebildiğinden, kişi dillendirmeyecek kadar hastalığını "öğrenmiştir", hastalığı onun için "utanılacak bir leke"dir. zaten bir ortamda gözbebeği olacak kadar sempatik, hemen ardından öldürmek istenecek kadar saldırganca davranarak antipatik olabilmenin özenilecek bir tarafı da yoktur. yaklaşık olarak %12 oranında intihar sonucu ölüm görüldüğünden, hastada böyle bir eğilim varsa muhakkak dikkate alınmalıdır.