Kendisinden beklenen sürükleyiciliği, dibine kadar yaşatan filmdir.
Öncelikle, kitabı vakt-i zamanında okumuştum. Başından sonuna sarıp sarmalayan, kişisel ideolojilerinizden basit düşünürseniz sizi epey sürükleyen, heyecan dozu yüksek eğlencelik bir kitaptı. Bunun yanında taşıdığı mistik öğeler ile çok iddialı olmayan bazı saptamalar ve göndermeler de yapıyordu. insanların hassas olabileceği konularda da ipteki bir cambaz gibi davranıyor, ne etliye ne sütlüye bulaşıyordu yazar Dan Brown. Çok ağır ve kırıcı şeyler söyleyebilirmiş gibi ilerliyor, sonra da "hadi barışın" diyordu.
Filme gelince söylemem gereken tek şey Ron Howard'ın kitapta yararlanabileceği her malzemeyi, başarıyla filme yansıtmış olduğudur. Film, yaklaşık iki buçuk saatlik süresince teknik anlamda hiçbir falso vermiyor, sürükleyiciliği de tıpkı kitap gibi had safhada tutuyor.
Filmin yaşadığı sorun ise, böylesine yoğun bir kitabı, bir karambole dönüştürmeden nasıl anlatabileceğini bulamaması. Bu nedenle film bazı izleyiciler için sadece "sürükleyici" olmayı başarırken, bazıları için "sürükleyici ve yorucu" olacaktır. Zira karakterleri tanıma fırsatı bile bulamadan kendinizi iki buçuk saatlik bir aksiyonun tam ortasında buluyorsunuz.
Kitabın "hassas" konulardaki tutumunu film de yineliyor ve uzlaşmacı bir tavır sergiliyor.
Kendi adıma, beklediğimden fazlasını bulduğumu söyleyebilirim. Özellikle ÖSS denilen sınava şunun şurasında on beş gün kalmışken izleyebildiğim birkaç filmden mutsuz ayrılmak istemezdim. Mutluyum.