post marksizimde politika sadece sınıfa indirgenemez. çünkü kimlikler önemlidir. bizim politikayı sınıfa indirgeyemeyecegimiz farklılıklarımız vardır. farklılıkların kendisini ortaya koyabileceği daha geniş bir politika ortamanın olması gerektiğini söyler.en önemli temsilcileri chantal mouffe ve ernesto laclau'dur. bu düşürler gramcsi'den hegemonya kavramını devralırlar.. post marksistlere göre politika bütün bir toplumsal yaşamda yürütülen bir faaliyettir. politika her türlü farklılığa farklı kimliğe açıktır.
hegemonya dediğimiz şey bütün farklılıkların politik mücadelesiyle ortaya çıkan göreli, geçici bir uzlaşıdır.
geçicidir çünkü liberal demokrasinin evrensel adalet kurallarının aslında evrensel olmadığını bu kuralların her zaman birilerinin lehine birilerinin aleyhine olduğunu düşünürler. bu nedenle hiç bir zaman gerçek bir uzlaşı sağlanamayacaktır. hegemonya kurulup yeniden bozulacaktır. bu nedenle de demokrasi hiç bir zaman tam olarak gerçekleşemeyecektir. çözüm agonistik demokrasidir. yani farklılıkların kendilerini politik alanda rahatça ifade edebildigi, 'biz'in 'öteki'yle mücadele içerisinde olduğu bir demokrasi. burda öteki bizim hem kabul ettiğimiz, saygı duyduğumuz bir şey hem de mücadele ettiğimiz bir şey. yani toplumsal yaşamı düzenleyen kurallar bizle öteki arasında sürekli müacdeleyle belirlenecek, politikanın alanı genişleyecek, farkılıklar kendini ifade edebilecek, katılım artacak..