başörtü soğutmuyorsa içindeki ateşi, körüklüyorsa duygularını bakışları, alamıyorsa gözlerini, iniyorsa perdeler imkansızlığın engel duvarlarına, yakıyorsa perdeyi, savuruyorsa küllerini düşünceli gecelerine, imkansızlığa lanet yağdırıyorsa, ondan doğacak olan çocuğa bir isim bile bulmuşsa, sözlerin kifayetsizliğini gözyaşları bozuyorsa, ve bile bile bilgisizliliğin içine korkusuzca uzatabiliyorsa elini, tutacak olan elin uzaklığı hayallerine yakınsa... neden olmasın? *