Bu iddia ve genelleme, birçok kişiye sorulduğunda tereddütsüz; evet diyecektir. Arapların Osmanlıya ihanet ettiğine dair söylem hemen bütün resmi kaynaklarda sözbirliği edilmişçesine tekrarlanır durur. "Türkün Türk'ten başka dostu yoktur şovenizmiyle başlayan söylemler; Ne Şamın şekeri ne Arab'ın yüzü vaveylası ile devam eder. Peki, bu hikâyenin ne kadarı doğru temellere dayanıyor?
Münferit çapta ihanetler olmuştur. Mesela, Mekke Şerifi Hüseyin'in ingilizlerle anlaşarak bazı bedevi kabileleri ayaklandırması gibi. Ancak Arapların bir bütün olarak ihanet ettikleri kesinlikle söylenemez. ihanet edenler, Arap nüfusu ile karşılaştırıldığında çok küçük yer tutarlar, Arap kabilelerin büyük çoğunluğunun Müslümanlık bağıyla son ana kadar Halifeye bağlılıklarını koruduklarını insaf sahibi tarihçiler söylemektedir. Araştırmacı-Yazar Mustafa Akyol'da bu konuda sitesinde bir yazı kaleme almıştı. Mutlaka okumanızı öneririm. O yazıda Mustafa Akyol şöyle diyor:
"Osmanlının çöküş döneminde Türk olmayan Müslüman unsurlar arasında gerçekten isyanlar baş göstermişse de, bu unsurların bir bütün olarak; ihanet ettikleri kesinlikle söylenemez. Hatta Araplar söz konusu olduğunda, Osmanlıya isyan edenlerin küçük bir azınlık olduğunu, buna karşılık Arap kabilelerinin çoğunun Osmanlılık ve Müslümanlık bağıyla istanbul'a sadakat gösterdiklerini söyleyebiliriz"
Mustafa Akyol, zikrettiğim yazısında Gazeteci ve Ortadoğu uzmanı Cengiz Çandar'dan bir alıntı yapıyor. Alıntı biraz kısa, ben Cengiz Çandar'ın söz konusu yazısından daha ayrıntılı bir alıntı yapmak istiyorum:
Önce, en yaygın olan birinci yalandan başlayalım. Bu o kadar uzun yıllar üzerinde hiç tartışılmadan söylenegelmiştir ki, adeta üzerinde tartışılması gereksiz bir dogma haline almıştır: Araplar, Birinci Dünya Savaşında bizi arkadan vurdu.
Mekke Emiri Şerif Hüseyin'in Hicazda bazı Arap bedevi kabilelerini ayaklandırarak 1916'da ingilizlerle işbirliği yaptığı doğrudur. Ancak, Birinci Dünya Savaşı konusunda genel bir bilgisi ve fikri olan herkes, bunun askeri açıdan tayin edici bir değer taşımadığını bilir. ingilizlerin daha sonra yerine getirmediği bağımsızlık vaadi ile işbirliğine çektikleri Şerif Hüseyin'in ve oğullarının komuta ettiği bedevi kabileleri, Mekke-Maan hattında, yani asıl cephenin gerisinde ingiliz kuvvetlerine yardımcı olmuştur.
Asıl cephe, önce Süveyş Kanalı ve Kanal Harbinde Türk-Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilmesinden sonra Filistin de kurulmuştur. Filistin de tek bir Arap ayaklanmamıştır. Suriye de, Irakta, Lübnan da Türk kuvvetlerini arkadan vuran herhangi bir olay olmamıştır. Arapların ezici çoğunluğu, istanbul'a yani Türkiye'ye sadık kalmıştır. Cephedeki komutan, Şam Valisi Cemal Paşa, çok sayıda Arap milliyetçisini idam ettirmiştir. Cemal Paşanın ve ittihatçıların, kaba baskı politikalarının Araplarda büyük tepki yaratmasına karşılık, Arabistan Yarımadasının Hicaz bölümünden Akabeye kadar olan cephe gerisi dışında, Arapların Türkleri arkadan vurduğuna dair tarihte herhangi bir kayıt yoktur.
Peki, daha sonra israil'in kurucu kadroları olacak unsurların, Filistin de ingiliz ordularının içinde Türklere karşı savaştığını biliyor musunuz?
Bir başka ilginç tarihi bilgi, israil'in kurucusu David Ben Gurionun anılarında mevcut. Ben Gurion, Birinci Dünya Savaşı patladığı sırada, istanbul Hukuk Fakültesinde. Amacını şöyle anlatıyor:
iktidar merkezine bu kadar yakın olarak, Filistin'deki Yahudilerin durumunu geliştirebilmeyi düşünüyordum. Çeşitli yollarla Yahudi özgürlük hareketini ilerletebilirdim; önce özerklik, nihai olarak tam bağımsızlık elde ederek. Akıl yürütmem böyleydi. istanbul'da rastladığım Arap öğrencilerle bu konuda düşüncelerimin çok farklı olduğunu görmekten şaşırdım Bu genç entelektüel Araplar, mücadelelerinin geleceğini Türk idaresinden bağımsızlık olarak görmüyorlardı. Hiçbiri Arap topraklarının bağımsızlığından söz etmedikleri gibi böyle bir amaç için çalışmıyorlardı. Tam tersine, birçoğu, daha geniş ve daha büyük bir Türk imparatorluğu görmek istiyorlardı(Ben Gurion Looks Back-Talks with Moshe Pearlman, s.46)
Peki, 1922 sonlarında Türk Milli Mücadelesi zafere doğru yürürken, bazı Filistinli Arap liderlerin Kemalistlere başvurarak, kendi kaderlerini tayin hakkı elde edebilecekleri Türk mandası istediklerini biliyor muydunuz? Filistin, ingiliz mandası altına konulmuşken, Filistinli Araplar, Türk mandası istiyorlar. Kaynak, yine bir Yahudi-israilli tarihçi; Y.Porathın The Emergence of Palestinian-Arab National Movement 1918-1929 (Filistin Arap Ulusal Hareketinin Doğuşu 1918-1929) adlı kitabının 160-165. sayfaları;
Birçok akl-ı selim tarihçi aynı şeyleri söylüyor. Topyekun bir ihanetten yada Filistinlilerin lokal bir ihanetinden bile söz edemiyoruz ki Filistinlilerin çektiği zulmün, bu ihanetin bedeli olduğunu iddia edebilelim. Böyle bir iddia tutarsızdır ve herhangi bir temele dayanmamaktadır.
Bu meselenin tabii bir de başka yönü var. O da Arapların bize olan bakışı. Ulus devletlerimizi kurma sürecinde Araplar bizi; Sömürgeci ve talancı biz de onları; işbirlikçi, hain olarak tanıdık. Bu konu da maalesef iç açıcı değildi. Değildi diyorum çünkü artık bu ezberin son yirmi yılda yavaş yavaş bozulduğu da ortada. Zaten gerçekte de ne Osmanlı; sömürgeci ve talancıydı, ne de Araplar topyekûn haindi.
Araplar ve Osmanlı arasındaki o dönemdeki karşılıklı bakışı iyi anlamak gerek. Bu konuda Klasik yayınlarından yayınlanan; Arap gözü ile Osmanlı adlı 4 kitaptan oluşan seri iyi bir kaynak olabilir. ilki; Beyrut Şehreminin Anıları (1908-1918) ikinci kitap; ittihatçı bir Arap Aydınının Anıları Üçüncüsü; Bir Osmanlı-Arap Gazetecinin Anıları Dördüncü ve son kitapta; Biz Osmanlıya Neden isyan Ettik/Arap Gözü ile Osmanlı
Hatıratlar bir devri anlamada fevkalade öneme sahiptir. Resmi tarihin gözlerden kaçırdığı hususlar, hatıratların ayrıntılarında belirginleşir. Ve bir itiraf; ben bu kitapları aldım ama hala okumadım fakat en kısa zamanda okuyacağım. Mutlaka yararlanacağıma da inanıyorum. Bu seriden de Ülkü Özel Akagündüz'ün Aksiyon dergisindeki yazısından haberdar olmuştum. Akagündüz'ün kitaplar hakkındaki yorumlarını da mutlaka okumalısınız.
Uzun lafın kısası artık şu dilimize pelesenk olmuş; ;Araplar Osmanlıya ihanet etti söylemini bir kenara bırakmalıyız.*