okudum, okudum; aramaya inandım yok kafam karıştı. en iyisi yazayım dedim.
tanım: seksenli yıllarda doğan, doksanlı yıllarda çocuk olan; unutulmayan ve tadı hâlâ damakta olan çocukluk anılarıdır. *
şimdi başlayalım:
-leblebi tozu unutulmayacak gibi değil. birkaç entryide söylenmiş. yalnız leblebi tozunu içine çekince ne öksürtüyordu birader yahu.
-plastik vampir dişleri: mahalle bakkallarında satılırdı. böyle ilk alındığında tozlu mozlu olurdu. yalnız, çocuksun, dinlemezsin öyle şeyleri. takıp dolaşırdık; salyalarımız aka aka.
-hepimiz karete yapmaya çalışırdık kara murat filmleri sayesinde. bir de sünetlik pijamasını giyip koltuktan koltuğa atlardım. hani böyle mavi, paçaları geniş ya o pijamanın. bir anda harbiden de kara murat benim idi.*
-burak kut'tan, tarkan'dan...vs. gördüğümüz amerikan tipi saç modelini mahalle berberi elini bir tas görevinde kullanarak yapardı. söylemesi ayıp sıçmık gibi olurdu. ama yine karizmaydı.
-böyle plastik bir çubuğun üstüne takılı bir fırıldak* vardı. avuç içine sıkıştırılır. sonra var gücünle elleri sürtermişcesine atardık. havadaki vuuu sesi hala sol kulağımda çınlar.
-he-man kılıcını unutmamak lazım. arkadaşların gözüne az sokmadık öyle şeyleri.
-mal gibi tweety'i tutardık.
-capri sun içmek statüydü.
-pipet ulaşılmaz bir fenomendi. olan evler şanslı evlerdi.
-kola nedir pek bilinmezdi. laf sokmak gibi olmasın turgut özal, işçilerin ebesini severdi o zamanlar.
-"maret macar salam". ne özenirdim la ben bu salama. sonra yedik bir dalgası yokmuş işin.
-kızlar, ayak bileklerine takılı bir plastik ipin ucundaki topu çevirerek üstünde atlarlardı. pek bir anlatamadım. hayal ediver bir zahmet.
-meeeemiş
donuna işemiş
annesi dövmüş
babası kızmış
meeeemiş
kızlar bu gufte eşliğinde ip atlarlardı. bizim psikolojimiz bu yüzden bozuk. hem memiş diye isim mi olur?
-kartaaalll vuruşuuuu. tsubasa o yıllar kardeşimizdi. sonra çabucak büyüdü abimiz oldu ama farketmez. topa, yerle dik açı yapacak şekilde bir bacağımız kaldırılır; öyle vurulurdu. dağlara taşlara giderdi o top. neyse.
-atan alır. dengesiz miydim bilinmez, hep ben olurdum o atan ve topu alan kişi.
-sütaş ayranın günlük sütleri yeni çıkmıştı. tek içimlik bilmem ne diye reklamları gezinirdi.
-jelibon mu? o ne gardaş? onun ismi yumiyumdur.
-misket veyahut bilye. böyle pıtır pıtır oynardık. "heee üttüm auuuaagoooaaım" diye salyalarımızı saçardık. hâlâ ütmek kelimesi nereden gelmiştir bilmem.
-nah çekmek modaydı o zamanlar. nah çeken şekil abi gibi gezinirdi mahallede.
-ışıklı spor ayakkabı olan "vayyy yavrum vayyy be" diye karşılanırdı. pille mi çalışırdı ki onlar? yoksa yüksek bir teknoloji mi vardır bilmem.
-şu atarideki ördek öldürme oyunu vardı ya silahla oynadığımız. oturup silahın içini açmıştım kurşun mu var diye. salakmışım ama makina mühendisi olacağım o zamanlardan belliymiş.
-sadece rize çaykur çay vardı. böyle sarı paket içinde. uzun süredir içmiyorum. bir ara alayım.
-bazılarımız siyah önlük giydi. ben, yaş itibari ile mavi önlük giyen nesle aitim.
-krem peynir kavramı yeni yeni çıkıyordu.
-tüpte çokokrem vardı. böyle ağzımıza sıkar; dişlerimizi bulardık onu. sonra salak salak sırıtırdık.
-"milkaaa doyulmaz tadınaaa isviçreli çikolataaaa" daha yeni tanıştık biz bu şarkıya o yıllar.
-kantinlerdeki sadece sütaş cam şişe ayran ve simit vardı.
-akülü arabaya özenilirdi.
-la mario ömrümüzü çürüttük senin avradı kurtaralım deyu.
-tombi vardı. böyle bifteklisi çıktığında ağzımızın suyu akmıştı. daha pahalıydı bifteklisi o zamanlar; sanki içinde harbiden et çıkacak da.
-beslenme çantasından fışkıran yumurta kokuları.
-oduncu gömleği. böyle kare kare. iğrenç renk uyumları.
-timberland'in klasik tipi ayakkabı giyerdik.
-ranza kültürü ile tanışmak.
-aboneyim abone; biletleri cebimde; ballı lokma tatlısı; aman hadi hayırlısı. ballı lokma tatlısını bir eskişehirli olarak çok geç öğrendim.
-booooozaaaaaa; booooozaaaaaa böyle dolaşırlardı eksiden sokaklarda.
-hıdırellezde yanan lastik üzerinden atlayıp. kaşın, gözün, yüzün is olup anneden sopa yemek.
-sabo terlikler.
duygulandım amokachi koyanzi. gözlerimdeki tomurcuk yaşlarla şu an bakınıyorum. hepsi memiş yüzünden. duygusal adam yaptı bizi vesselam.