12 yaşındaydım.. belki 13 yahut 14 hatırlamıyorum ama günlerden bu gündü..
geri al zamanı..
gözlerimi bir hastanede açıyorum. hastane odasında bir yataktayım. annem yatıyor, utancından battaniyeyi kafasına geçirmiş. yatagın üzerinde ben yatıyorum. herkes bana bakıyor. teyzem ''ne kadar çirkin bir çocuk nasıl sevilecek bu?'' diye soruyor. sap sarı bir cocukmuşum. kaşım saçım yokmuş.
dedem yanında getirdiği mavi müşembayı çıkartıyor ve anneanneme ''çocuğun altını bezle'' diyor. anneannem altımı dedemin getirdiği mavi müşemba ile bağlıyor. dedem alıyor beni kucağına ilk o seviyor beni.. sonra. sonra bakıyor anneme battaniyeyi kafasına çekmiş utancından, babam kapının önünde odaya giremiyor utancından. dedem anneanneme ''hadi kalk gidelim'' diyor. onlar çıkıyor ki babam gelsin beni sevsinler. ne düşünceli bir adamdın. bu şekilde saygı duyulmasını hiç istemezdin ancak anlamazdı kimse yinede.
izmir karşıyakadayım. yaşım küçüğüm işte. 2 3 yaşında. kadifekale'den beni görmeye gelirdin. sonra beni kadifekaleye götürürdün. hep senin yanında olmayı isterdim.
gel zaman git zaman. karşıyakadan kadifekaleye taşındık. sizin eve. bozyaka'da ev yapılasıya kadar sizde kaldık. yaşım 5 6.
bozyakada ev yapılıyor abim kaza geçiriyor o evde. yüksek gerilim hattında elektriğe çarpılıyor. 3 bin volt elektrik çarpıyor. boynundan aşağısı komple yanıyor. annem babam abim taşınıyorlar hastaneye 4 sene..
senin yanında kalıyorum. annemi babamı haftada 1 ya görüyorum ya görmüyorum. ama sen yanımdasınya ne önemi var başka kişilerin.arkadaşım oluyorsun, annem oluyorsun, babam oluyorsun, , abim oluyorsun, atam oluyorsun ilerisi şırk.. allah muhafaza.
dedem dedikçe ''hakan'ım'' diyorsun. yanına gelip dedem diyorum yattığın divanın altını kaldırıp para veriyorsun. itiraf ediyorum sen yokken çok defa o divanın altına baktım ancak hiç para bulamadım. sen nasıl her seferinde o divanın altından parayı çıkartıyordun hala aklım almıyor.
evimizin önünde dut ağacı vardı. şimdi o evi yıktılar ağacı kestiler. ben doğduğumda sen dikmiştin o ağacı. güzel bir dut ağacı. 7 yaşındayım okula başlamışım. annem abim ablam babam sensin hala gerisi yok dedim ya.
o dut ağacına çıkardım her gün ve sen her gün krizler geçirirdin.
+oglum düşeceksin in aşağıya
-dedem düşmem merak etme
+hakan'ım in dedim aşağıya pişman ediyorsun adamı
-dedem ben kimin torunuyum düşmem dedim.
+eşek sıpası seni dikkat et
-tamam dedem.
dediğim gibi hiç o ağaçtan düşmedim dedem. senin torunundum ben ve hiç o ağaçtan düşmedim.
abim iyileşiyor annem babam eve geliyorlar. bozyakaya taşınıyoruz biz. sen kadifekaledesin hala. o evi ne çok severdin benden bile çok sevdin o evi ya..
gel zaman git zaman hastalanıyorum. yaşım 9. hepatit c diyorlar ancak durum biraz vahim 4 ay izmir tepecik hastanesi karantina bölümünde yatıyorum. kimseyle görüşemiyorum. bir camın arkasından görüşebiliyoruz ancak. her gün beni ziyarete geliyorsun. sonradan öğreniyorum ki 4 ay doğru dürüst eve dahi gitmemişsin hastanenin çevresindeymişsin 4 ay boyunca. ben severdin ben de seni severdim.
iyileşiyorum eve çıkıyorum 1 sene daha o hastalık peşimi bırakmıyor ancak evdeyim ya artık insanlarla görüşebiliyorum ya varsın hasta olayım. her şey gibi o hastalıkta geçiyor tabi ve sen yine benim yanımdasın. her zaman olduğu gibi bana yine en büyük desteği sen veriyorsun. yine hakan'ım diyorsun yine seni herkesten fazla seviyorum.
sonraları sen kadıfekalede oturduğun ve ben bozyakada oturduğum için hafta içi görüşemiyorduk ancak her hafta sonu kadifekaleye yanına gelirdim hafta sonları sizde kalırdım. bir hafta sonu babam size getirmemişti işleri varmış götüremezmiş. bisiklet ile bozyakadan kadifekaleye gelmiştim. bana ilk defa kızmıştın ve ben seni ilk defa o halde görmüştüm. bisikletimi kırmıştın ve babamı çağırmıştın. nasıl da korkmuştu babam sen onu azarladığında.
ancak ben senin torunundum ve senin olduğu gibi benim de özgürlüğüm herşeyin başında geliyordu. yaşım 10 olmasına rağmen laf dinlemiyordum tıpkı senin gibi..
gel zaman git zaman..
12 yaşındayım ilkokul bitmiş o sene hayatımda ikinci defa köye gideceğiz. ilk gidişim 2 aylıkken daha hiç köye gitmemiş ve görmemişim. ama sen hiç istemezdin ''hakan'ım annenler babanlar gitsin ama sen gitme!'' seni dinlemedim ya ben..
gittim köye her gün postaneye gider sana telefon açardım iki laflardık. 2 ay kaldım köyde gelişimize 1 hafta varken.. kaza geçirdim. en yakın arkadaşım ''yanlışlıkla'' beni silahla vurdu.
ne kolay söylemişler sana ''hakan vurulmuş'' diye. neler yaşamışsınız hastanelere kaldırmışlar seni benim yüzümden..
geldim izmire yürüyemiyordum tabi artık ama hala gülüyordum be. ama sen gülemiyordun farkediyordum. 2 ay senin yanında kaldım. hastaneye gittik ve doktor '' ankara dış kapı hastanesi rehabilitasyon bölümüne yatması çok iyi olur kaza yeni olduğundan en aızndan bu şekilde yaşamayı öğrenebilir oturmasını vs vs'' gün verlidi ''9 ay sonrası için'' ancak ''acil gitmem gerekiyordu'' doktor öyle demişti..
bir çok kişiye telefon açıldı bir çok yerden torpil bulunmaya çalıştı hayatımın en kötü günlerini yaşayacağım allahın belası dış kapı hastanesine girmek için. bulunamamıştı torpilde sen araya girmiştin. ne çok çevren vardı be adam.. ankara da bir arkadaşına telefon etmiştin ertesi gün telefon gelmişti ''çocuğu hemen getirin hastaneye yatışı yapıldı'' diye. lan izmirdeyim ancak ankara da hastanede yatıyor gösterildim. torpil büyüksün. sensiz bir şey olmuyor bu ülkede.
o gece ankaraya gidecektik. seninle vedalaştım sen ağlıyordun bana hissettirmeden. arabadan inerken şu sözünü duydum ''allah'ım nolur hakan'ım la bir daha görüşmeyi nasip et'' pek anlamamıştım bunu.
her gün telefon açıyordum sana. bir gün fransadan dayım geldi ankaraya. kendisi pek gelmezdi. neden geldin dayı dedem nerede 2 gündür onunla konuşmuyoruz dediğimde ''ee şey deden biliyorsun katarakt gözleri onun için fransaya gitti ameliyat olmaya'' o an anladım be.
sen bana haber vermeden adım atmazdın fransaya gideceksin ve bana söylemeyeceksin. üstelemedim ama hiç üzülmedim be.
ben burada durmak istemiyorum beni izmire götürün diye yalvardım herkese. 2 gün sonra izmirdeydim. eve ziyaretciler geliyor hepsi ''başınız sağolsun '' diyorlardı. anlıyordum olayı ancak anlamamışa getiriyordum annem üzülsün istemiyordum be. beni üzgün görmesini istemiyordum kimsenin.
hayatımda hiç gülmediğim kadar gülmüştüm o zamanlar...
dede sen öldün ya ben o gün büyüdüm be. hiç istemediğim halde büyüdüm. buna mecbur kaldım. şahinin torunu hakan üzgün demesinler diye öyle işler yaptım öyle şeylere kalkıştım.
biliyorum beni görüyorsun ve bana diyorsun ''in o damdan aşağıya düşeceksin'' ben de diyorum dede ''ben kimin torunuyum? düşmem dedem düşmem''
12 yaşındaydım.. belki 13 yahut 14 hatırlamıyorum belki de bu gün değildi. hatırladığım tek şey sen öldün ve ben büyüdüm.. *