islami inanca göre sabit olan durumdur. Zira islamda cennete gidebilmenin birinci şartı "iyi insan olmak", "büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öpmek" falan değildir. Herşeyden önce "allah" denen "tek tanrı"ya, ve tabii muahhmed'in onun elçisi olduğuna, dolayısıyla kuran'ın allahın mesajı olduğuna inanmanız gerekir.
eğer ki muhammed'e inanmıyorsanız, ağzınızla kuş da kondursanız, hayatınızı bir melek gibi de yaşasanız, ne bileyim kuduz aşısını da bulsanız yeriniz cehennemdir. Zira siz muhammed'i yalancılıkla suçlamakta, allahın mesajını almayı reddetmektesinizdir. Oysa kötü birisi iseniz dahi, günahlarınızın bedeli ödendikten sonra, imanınızın mükafatını cennete giderek alırsınız.
Bu mantığın sorunlu bir noktası, tüm hayatlarını muhammed'den ve kuran'dan habersiz geçirmek durumunda olan insan gruplarıdır. Mesela küçük ve kapalı bir alanda yaşayan yerli kabileler. Adamlar kendi kabile dinlerinin içine doğmuş, orada ölmüş. Ne internet, ne kitap. Hadi diyelim allah zamanında, yani son peygamber muhammedden önce, onlara da bir peygamber gönderdiydi. Öyle olsa bile, o peygamberin dedikleri onlarcanesil boyunca sallanmamış, unutulmuş. E sen bu günahsız adamdan nasıl bekliyorsun ki müslüman olmasını. veya nasıl diyebiliyorsun ki bu adam cehennemliktir diye.
buna benzer bir ahlaki sorun da şuradadır: Bir A ve bir B kişisi vardır. A kişisi, koyu müslüman bir ailede doğmuş ve hiç sorgulamadan bütün kalbiyle iman ederek, dininin gereklerine göre, edebiyle yaşayıp ölmüştür. B kişisi ise koyu katolik bir ailede doğmuş ve hiç sorgulamadan bütün kalbiyle iman ederek, dininin gereklerine göre, edebiyle yaşayıp ölmüştür. Bu durumda A kişisi ile B kişisi arasıdaki tek fark, içerisine doğdukları topluluktur. Bunun dışında, A'nın ve B'nin hayata, dış dünyaya karşı bakış ve davranışları tıpatıp aynıdır. Bu durumda A'yı cennete, B'yi cehenneme göndermek haksızlık değil de nedir?
edit: tabii bu önermeler muhammet-sonrası zamanlar için geçerlidir. düzeltme için teşekkürler.
edit2: bu önerme, bir kabule dayanmaktadır. O kabul, ilk paragrafta belirtilen durumun kur'an'da açıkça yazılı olduğudur. Bu konuda bilgim 2. elden, imanını yaymaya çalışan bir dindar arkadaşım aracılığı ile olduğu için kesin konuşmamak daha doğru olabilir. Bu kabul doğru mudur değil midir meraklandım şimdi.