son dönemin en mide bulandırıcı laikstar'larından.
sümerolog akademisyen olduğu iddia edilir, ancak değildir. profesör olmadığı gibi, doktor bile değildir. akademik olarak hiçbir çalışması ve titri bulunmadığı gibi, eski çağ tarihi üzerinde uzman olduğu bile gerçek değildir. sadece sümer etimolojisi üzerine çalışmalar yapmıştır. bu çalışmaların bilimsel değeri olabilir, kıymetli çalışmalar olabilir elbet. ancak "profesör" ismini sahtekârca kullanıp, bilimkadını sıfatını sömürüp, kıvrak şekilde bilimsel metodun dışına çıkarak, kendisine çivi yazısı tercümelerindeki başarısından ötürü duyulan saygıyı siyasi görüşlerini pazarlamak için kullanmaya çalışırsa, sümer etimolojisi biliyor diye uhrevi mevzularda çıkarım yapar, saçma sapan ahkam keserse, bu yolla insanlara hakaret ederse orda iş değişir.
başörtüsü tartışmalarına sazan gibi atlayıp, "5000 sene önce sümerli fahişeler başörtüsü takardı" gibilerinden açıklama yapmak kabul edilemezdir. şunu ideolojik körlükle saçmalamaktan geri durabilecekler teslim eder ki böyle bir durum bilimsel anlamda tespit edilmiş bir gerçek bile olsa -ki sümeroloji akademisyenleri bu konuda destekler görüş bildirmemiştir- başörtüsü tartışmalarında kullanılınca bilimsel bir tespitten ötede anlamlar kazanır. açık ve net bir şekilde başörtüsü takan insanların hassas olduğu noktadan provokasyon ve hakaret anlamına gelir. çünkü antik bir uygarlıkta başörtüsünün sahip olduğu anlamın ifade edilmesinin bugünkü haklar, özgürlükler ve baskılar kapsamında tartışma konusu olan başörtüsü problemine bir getirisi yoktur ve aksine taraflar arasında gerginliğe ve fitneye yol açar. dolandırmadan söylemek gerekirse son derece haysiyetsizce ve şerefsizce bir demogojidir.
ancak türkiye'de ne yazık ki 19.yüzyıl pozitivist felsefesinin kemalizm filtresinden geçirilip piç edilmiş halini hem yalan-yanlış hem de aydınlanmanın dogması olarak öğrenip, bilinçsiz ve agresif bir ateizm ile soslayan, aydınlık ve bilim kavramını tekelleri altında tuttuklarını iddia eden, entelektüel görünümlü yobazlar mevcut. bunların arasından bu demogogu da canla başla savunanlar ne yazık ki çıkıyor ve çıkacaktır. türkan saylan gibi bir özgürlük düşmanı faşistin cenazesinde el pençe divan durmadılar diye cumhurbaşkanı ile valiyi linç etmeye çalışan tiplerin de yaşadığı bir ülkedeyiz neticede. işte bu gaza gelmiş yurttaşlarımızdır malesef ilmiye çığ gibilerin ilk kıvılcımını yaktığı fitne ateşinin gönüllü odunları olarak toplum kutuplaşmasını ve çatışmayı büyütenler. konuya geri dönersek son olarak şunu da söylemek isterim ki bilim adını sömürerek böyle demogoji çabalarına giren kişiler "5000 sene önce fahişeler kural olarak başörtüsü takardı, şimdi ise takmıyorlar" gibi en az muazzez ilmiye çığ seviyesizliğinde bir cevap aldıklarında bunu hak etmiş olurlar. ancak o da malesef işi, iyice çekişmeye ve fitneye çevirir.
bu kadının bu ülkeye daha fazla zarar verememesini ümit ediyorum.