?.
-
taner taştekin'den bir yorum. 2005 mühürlüdür.
mahşerin ortasında yalnızım
bir acil serviste kimsesiz
terkedilmişim sedyelerce
yorgun bir akşamda kanadı gözlerim
kalbimi sıvazlamadan gitme
buz kesti yalnızlığımız
ruhsuz ahennksiz çocukluğumuz
direnmeyi unuttuk
süfli hicranlar kapladı ufku
bizi Hanzala kılmadan gitme
çöllerden ayak izlerin
kalbimizden haya uçtu
Azzam ve Ahmet Yasin yok
Mescid-i Aksa'nda necis ayaklar
bizi kuşandırmadan gitme
umutsuz kaldı yüzyıllar
küstü kainat
Yusuf yine o soylu Yusuf
zindanımızı aydınlatmadan gitme
Medine hüzünlü bir gelin
Kabe siyahlar içinde bir ağıt
şehirlerimiz deprem artığı
evlerimiz yuva olmaktan aciz
evlerimizi onurlandırmadan gitme
Erkam'ın evi ıssız
içimizde bir ağır matem
bir nefes haya ile olsun
dirilt kalplerimizi ne olur sevgili
davana osmanlar katmadan gitme
beyaz atlarını kuşanmaz Hamza'lar
bütün cephelerde mağlubuz
bütün Bedirler'de Uhudlar'da
kuşandın mı miğferini savaşırdın elbet
kalplerimizi doğrultmadan girme
iki dağ kuşatır iki yandan
korku kalplerimizde kara bulut
Cebrail'e kim dur desin
bizi bağışlamadan gitme
yüzlerimiz kara-çirkin
emellerimiz tuli
yıkıldı göğün direkleri
ebabiller düşman bize
bizi örtünün altına almadan gitme
Ebu Zerr cinnetlerini gömdü
Hind'in günahına ortak hepimiz
ayaklarımız geri-yüzlerimiz ecin
kıblemizi doğrultmadan gitme
Umeyr ve Cafer yok
Kerbela alnımızda bir utanç
Bağdat ve Ramadi artık yok
bizi var kılmadan gitme
Ebu Gureyb'e gömdük insanlığı
kalplerimiz de ifk kokusu
kursağımızda utanç ve utanç
alnımızı nurlandırmdan gitme
seni özledikçe çatlıyor kalbim sevgili
seni özledikçe beynim üşüyor
hırkana yüz sürmeye yüzümüz yok
yollarımızı arıtmadan gitme
güllerin tadı yok
gülmelerimi unutmam ondan
ey fecir yüzlü!
kalbimi yorgun bırakıp gitme
bir gece Hira'dan emanet aldıkların
ve unutuldu taşlandıkların
kan içinde pak ayakların...
bizi hesaba çekmeden gitme