türkiye'nin en saygın diplomatlarından birisi falan diye kakalanmaya çalışıldığını gördükçe türkiye'nin içine düştüğü hale acıdığım zavallı tip.
başbakan "farklı kimlikleri dışlamak faşizan yaklaşımdır, ben de bu hatayı yaptım. ama pişman oldum" der, okuduğunu anlamayan, bu cümlede pişmanlık ifadesinin geçtiğini gör(e)meyen onur öymen atlar: "geçen sene ya sev ya terket diyen kimdi?"
onur öymen sağda solda kale boşken "tam bağımsız türkiye" diye sallar, "emperyalizme karşı ulusal direnişler, ezilen halklar ve idolleri Atatürk" teranesini anlatır da anlatır. ama başbakan davos'ta israil'e karşı sert bir açıklama yapınca, onur öymen'in içindeki o batılı güçler karşısında süt dökmüş kediye dönen monşer özü ortaya çıkar: "Aslında modern dünyada Davos değil Erdoğan bitmiştir. Gidip terörist Hamas'ı savunursanız, Türkiye`yi dünyada 5 paralık edersiniz. Peres'e Sen diye hitap edemezsiniz."
ama baykal'dan nedense bir ayar alır ve aynı konudaki uzman(!) görüşü aniden değişiverir ve bozuk saat misali doğruyu gösteriverir: "Herkesin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na saygılı davranması ve cevap hakkı tanıması lazım. Başbakan`a yapılan muamele yanlıştır. Başbakan'ın da bu olaya tepki göstermesi doğrudur."
27 mayısçı albay sami küçük'ün zorlamasıyla 1964'te uygun görülmediği halde dışişleri bakanlığı'na alınan ve yükselen pek yüce majesteleri kenar-ı kıç onur öymen hazretleri, 22 temmuz seçimlerindeki sonucu beğenemeyince halkın cehaletinden dem vurur. öte yandan, kendi yandaşlarından olan doğan medyası gazetelerinin iddialarından korunmak için cahil diye aşağıladığı kesime hitap eden vakit gazetesine sığınmaktan ar etmez. yine de peygamber hakkında ileri geri saçmalayan cep telefonu uzmanı önder sav'a saygı duyulması gerektiğine yönelik ikbal gürpınar romantizmi ve merhameti kıvamında açıklamalar yapar.
arap sermayesine karşıdır, sırf arap oldukları için. araplarla ticaret yapmanın laikliğe aykırı olduğu şeklindeki hıyarzan düşüncelerini açıkça ifade etmekten korkmayan bir gelenekten gelmesine ve bu kadar açık konuşmasa da benzer fikirleri paylaşmasına rağmen oğlu burak öymen'i dubai şeyhi maktum ile ortak yapmaktan çekinmez.
zira halk araplarla ticaret yaparsa laikliği zarar görür ancak onur çoktan fenâfi'l-inönü makamına geldiği için o gidip arap çölünde bedevi olsa bile laikçi kimliği zarar göremez.
ya da daha doğrusu şu ki, atatürkçülüğü, laikliği, vatanseverliği falan hikayedir. çünkü bu yaptığı kendi saçma vatanseverlik, laiklik ve atatürkçülük tanımına göre kabul edilemezdir.
cumhurbaşkanına terbiyesizlik yapan çapsız canan arıtman'a bile el altından sahip çıkmaktan çekinmeyen, evrim teorisinin dogma olarak kabul edilmemesine çok içerleyen öymen hakkında en güzel yorumlardan birisini de darbe günlükleri'ni ortaya çıkararak ve neticesinde haksız yere ağır baskılar altında kalarak türk gazetecilik tarihine ismini altın harflerle yazdıran alper görmüş yapıyor: "Devlet eksenli siyaset refleksi ona bazen öyle şeyler söyletiyor ki, bu sözlerin bırakın bir sosyal demokratın ağzından çıktığına inanmak, siyasetçinin ağzından çıktığına inanmak bile kolay olmaz..."