türkiye'de rock müzik tarihinin en samimi, en naif şarkılarındandır.
son derece tuhaf hislere gark eder insanı. kimi zaman bir arkadaş, kimi zaman bir sevgili, kimi zaman bir düşman olur insana.
gariptir. gerçekten çok gariptir.
şöyle örneklendirelim, insan hani acı çekerken gülümser ya, ya da güldüğü zamanlar içten içe acı çekmek istediği zamanlardır. öyle bir şeydir bu da.
unutmanın hakikaten uzun bir yol olduğu zamanlarda aklına gelir insanın. sonra birgün belki tekrar görülür. içinde çocuk masumiyeti olur en siyah olsan da, gülümsenir o an muhtemelen acı çekiyor olunsa da.
sonra hüzünlü bir şarkı söylenir hep bile bile. onu bile bile, kendini bile bile, şarkıyı sindire sindire. elde yine tek şey kalır içten gülümseme yanına, acıdır o da, belki gülümseyişten daha da içten.
karşıdakine yakıştırılandır belki. ya da karşıdakinin olması istenen. güzeldir ve biraz serseridir işte, çoğu şeyi iyi hayal edebilir. sonra senin olmasa da, sana bakmasa da o hep yanındadır. belki de onu yanında tutan şey senin olmaması, sana bakmamasıdır. bir umuda tutunur gibi tutunulur o acıya. geçer. zaman alır, ama mutlaka geçer.
gerçekten de çevrede "bunca" güzellik varken... neyse işte, biradır, kahvedir. hayat geçer bir şekilde. o hüzünlü şarkıyı söylenip dursa da geçer. ne kadar üzeceğini bilse bile geçer.