mahkumlukları bir erkeğin kollarında başlayıp, gözyaşlarındaki mantıkla kaybettikleridir. ve bir erkeğin kaybedilen yada kaybeden olduğunu anlamayışındaki isyanındadır. erkek merkezli dünyanın efendiliğine soyunduğunda başlar. uyuyan şeytanı vakitsiz uyandırıp, sorumsuzca kaçtıklarında başlar. sevgiye aç, tek nefisli yaratıkların nefsine mahkum yaşamlarında kaybetmeye mahkumdurlar. ama en önemlisi kendilerini kaybedip bunu gururla karıştırdıklarındadır.