turkiye'deki primitif kamplasmalarin dusuncenin onunu ne kadar kapadagini gosteren binlerce olaydan sadece biridir. dusunceyi yabani ayrik otu gibi gorup her firsatta koklerinden cikararak yok etmeye calisan yurdum ortaminda sosyal alanda olsun, akademik alanda olsun, teknolojik alanda olsun dunyaya herhangi bir sistem sunamamis, basarili modelleri uc besten oteye gecememis turkiye'nin neden bu halde oldugunu anlatan en guzel orneklerden birisidir.
muessese olarak gazete kapanir acilir. mevzu degil. fakat bir kisi de ciksin desin ki mesele halil berktay;in yakin donem dunya tarihiyle turkiye tarihinin izdusumlerini okumak cok zevkliydi veya sevan nisanyan'in dil uzerine ve kelimeler uzerine essiz saptamalarini zevkle okuyorduk veya sivilay abla'nin ironi seviyesiydi bambaskaydi veya ahmet altan'in ezber bozan yaklasimlari inanclarimizi ve degerlerimizi yeniden sorgulamamiza ve onlari tamir etmemize veya yeniden ikrar etmemize vesile oluyordu felan desin.
hadi turkiye enetellektuel seviyesi bunu kaldirmaz dedik gectik..
ama burda bile, eli kalem tutup uc bes kitap okumus varsaydigimiz (en azindan ders kitabi) herkes iki gruba ayrilip "fettos yalakasi bilmem ne" obur grup da "fasist pstal yalayicilari" bilmem ne bilmem ne...
cemil meric'in dedigi gibi sizin beyninize ve dusunsel esnekliginize ve hatta hosgorulu birlikte yasama kulturunuze deli gomlegi giydirilmis farkinda degilsiniz, debelenip duruyorsunuz ve bu deli gomleginden kurtulma cabasi sizi yormaktan ve bitap dusurmekten baska hicbir boka yaramiyor. debelenirken etrafinizi kirip dokmeniz de cabasi...