Ne söylersen tersini yapar. ibret olsun diye, Taksim Meydanı'nda sallandıracaksın bunun gibi kalpleri... bak bir daha yapıyorlar mı? Sakın sevme diye üstüne basa basa söylediğimiz halde gider aşık olur...
Gözler görür, gördüğünü yorumlasın diye akla ulaştırır. Akıl süzgecinden çıkan düşünce, ruhumu uyarır ve der ki, "Dikkat! Bu adam senin kalemin, aman uzak dur, çarpılırsın!" Ruh da bunu kalbe yolluyor. Buraya kadar sorun yok, anarşi yürekte başlıyor. Sanki ona demişler ki, git kollarına atıl! Nasıl bir hızlı çarpmaktır, nasıl bir heyecandır sormayın gitsin. Engellemeye çalış istediğin kadar, tutabilene aşk olsun! Tutamayınca zaten aşk oluyor.... Hayır, neyine güveniyorsun ki? Sen, eni konu 250 gramlık bir et parçasısın. Yemek diye koysam karın doyurmazsın. Küçücük halinle! kime kafa tutuyorsun? Ayrıca çabuk kırılırsın, nazlısın, incinirsin. Parklarda köpeklerini gezdirenleri izlediniz mi hiç? O küçük köpekler ne yaramaz olurlar, boyuna posuna bakmadan, kocaman sokak köpeklerine havlayıp, kafa tutarlar. Büyük köpek de şöyle bir bakar, içinden "üflesem düşersin, hadi git, başımı belaya sokma" der. işte kalbin yaptığı tam olarak budur. Boyundan büyük işlere girer, o koca sokak köpeklerine diklenir. Sonrasını tahmin edersiniz. Acaba, köpek eğitim merkezi gibi, kalp eğitim merkezi kurulsa, bu yüreklere beyinden gelen emirlere itaat etmeyi öğretebilirler mi?
Dünyayı o kurtaracak ya! Sonra onu kim kurtaracak, orası muamma, sorsanız ne olacak der? Aşk için her şeye değer, her acı çekilir der. Sanki acıyı tek başına çekiyor. Sen sadece ağrıyorsun, bu arada bütün vücut seninle beraber kahrediyor. Burnun direği sızlıyor. Gözlerden kanayana kadar yaş akıyor. Akıl fonksiyonlarını kaybediyor. Doğru düşünüp, mantıklı karar alamıyor. Ruh desen depresyonda, bünye çöküyor. Dilde bile tat alma duygusu kayboluyor. Hayatın bütün bağları kopuyor. Sonra toparla bakalım toparlayabilirsen. Zaman geçiyor bu arada, günler, aylar, mevsimler su gibi akıyor. Dışarıda yaşam durup seni beklemiyor ki! Ne deseniz olmuyor. Ne söyleseniz kar etmiyor. Bu kalp işi çok zor. Gönül gideceği yolu kendi seçiyor. Akıl, fikir, el, ayak, ne varsa peşinden sürükleniyor. Hepimiz harap oluyoruz anlayacağınız.