facebook'a ilk defa össden bir gün önce kaydolmuştum geçen yıl. sonra yazın bokunu çıkarmak suretiyle onu bunu herkesi ekledim. hani facebook delikanlıları* diyoruz ya, öyle biriydim işte. neyse, konuyu dağıtmayalım. futbolculara merak salmıştım kim napıyor nerede falan filan. aydın'ı da eklemişiz o hengamede, sonra fark ettim. msnini de eklemişim hatta...
açmaz diyordum, açtı... msninden muhabbete başladık. kardeşim diyordu, içten konuşuyordu konuştu mu... sonra hani almanya'da süper kupa finali oynayacaklardı ya, galatasaray'la, aydın'ın oynamayacağını türkiye'de spor basını içinde ilk ben öğrendim. tabii kıymetimiz yoktu o aralar hengameye gitti, bu da eften püften başarılarımdandır, sonrasında lig başladı, muhabbetimiz sıklaştı. sabahlara kadar msndeydi, e ben de tabii...
"seni tolunay hoca'ya söylicem" diye takılırdım, gülerdi, "söyleee, biliyo zaten!"
"eee bişey yapmıyor mu peki?", "yapmıyor değil kardeşim, yapamıyor" der ve kahkahayı basardı.
aradan aylar geçti, ben msnimi değiştirdim eklemeyi unuttum aydın'ı... geçen ne var ne yok diye bir araştırayım dedim... trabzon karadenizspor'da ziya şakar'la da muhabbetimiz vardı, o silmiş beni; süper ligdeki aydın toscalı silmemiş. daha bir gözümde büyüdü...
duvarına yazdım, kesin okur okumaz siler diye, anında cevap yazdı... fırsat bu fırsat; sözünü de aldım; sezon sonu röportaj!
velhasıl kelam, kaliteli adam aydın toscalı! baba adam, abi... üstelik tevazu sahibi! "sensiz kayseri defansı çöktü, iyileş bir an önce" diyorum, "yok kardeşim..." diyor; "...bensiz de iyiler...".
gün olur da üç "büyük"lere transfer olsun, bozulmayacak anadolu çocuğudur diye ilk ben imzamı atmazsam şerefsizim.
