en azından samimiyetlerinin var olduğunu teslim etmek gerekiyor. zira her türden pisliğe batmış olup, köşelerinde sırf kamuoyuna cici gözükmek uğruna samimiyetsiz yazılardan değillerdir, ilericiliğe karşı olan kini rahatlıkla kusabilmektedirler. şimdi sormak görekiyor; türkan saylan'ın mücadelesini ilericilikten ve topluma duyulan sorumluluk hissinden ayrı tutabilir misiniz? tutamazsınız. o halde mücadele azmini, kararlılığını takdir edip davranışlarını kabul etmemek iki yüzlülük olsa gerek. bir gericiden türkan saylan hakkında güzel konuşulması nasıl beklenemezse, aynı şekilde bir ilericiden veya bir devrimciden de muhsin yazıcıoğlu hakkında ya da diğer faşistler hakkında iyi konuşmasını beklemeyelim. hümanizm denilen şey her yemeğe yenilenecek bir nane değildir. bırakalım hümanizmi filan, siyaset denilen şey bir mücadeledir ve elbette mücadelede yan yana gelenler veya biraz olsun birbirine yaklaşanlar elbette birbirini koruyacaktır. önemli olan mesele siyasi mücadeledir. aynı şekilde türkan saylan'ın ölümüne sevinenler olabileceği gibi, bu duruma sevinenlerin birer piyasacı ya da gerici olması hiç şaşırmayacağımız bir şey.