bilim insanın düzeyine göre iyi durumda. bravo diyorum ben şahsen. 10000 yıllık bilimimizin bulguları sayesinde son 20 yıldır insanlar ameliyat edilirken daha az acı çekiyor. daha önce canlı canlı böbreği açılıyordu insanların ama olsun... tekerlek icat edildi, ilerledik ilerledik ama hala tekerlek üzerinde yolculuk yapıyoruz. ama olsun, baş döndürücü hızla ilerliyoruz. henüz bal üretemiyoruz arı olmadan, veya domates bitkisi olmadan domates üretemiyoruz ama yine de mükemmel durumdayız. doğru, nokta, düzlem nedir tam olarak anlayamıyoruz, 'iman ediyoruz' bunlara görmeden, anlamadan, hayal edemeden ama sıra allah'a gelince 'ben görmediğim şeye inanmam' diyoruz. niye? çünkü bilimi kendine rehber alıyor bizim parlak zekalılar... sıcak suyla soğuk su karışınca neden ılık su oluştuğunu açıklayamıyor bilim, o zaman sen de ılık suya inanma. sakat doğum ihtimalini %80 ve üzeri gösteren bilime inanıyor, çevresine bakıp felsefik faaliyette bulunamıyor.
ben de bilimi kendime rehber alıyorum ama metodolojisiyle, değerlendirme sistemiyle... bilimin şu anda yaratıcının varlığını veya yokluğunu tartışabilecek yeterlilikte birikimi olmadığını görüyorum ve biliminsel yaklaşım bana bu noktada vicdanımın ve felsefi yaklaşımlarımı devreye sokmama izin veriyor. ayrıca aynı bilim inanmayan insana da inanmamak noktasında ortaya koyacağı gerekçelerine destekler sunabiliyor.
insanlar var olduğundan beri tartışıyor ve ne bir yaratıcıya inananlar diğerlerini topyekun ikna edebiliyor ne de tam tersi oluyor. hep bir denge ortaya çıkıyor. ay dünyanın etrafında bir desteksiz dönüyor... bu da bir denge, homeostasis de bir denge, ozmos da bir denge, inanıp inanmamak da bir denge...
onun için takılın kafanıza göre ama bilimi kendi fantazilerinize alet etmekten vazgeçin ve asla sizinle karşıt görüştekileri küçümsemeyin. bilim ve bilim adamı kimseyle dalga geçmez. bilim için neredeyse basit olan hiçbir şey yoktur. bunu yaparsanız işte o an sizin aklı önder almanıza değil cahil kaldığınıza delildir.