hepimiz erkeğizzz, bu öfkeeee ne diyeeeee ağğğğayy! diyerek giresi geliyor insanın gözünde anılar canlanınca. hele de bu konuda be hafız! vakti zamanında edilinilen kız arkadaştır mevzu bahis di mi hocam? yanlış yok yani?
peki madem o zaman; normal erkek gibi gider elinden tutarsınız, efendi gibi yürümeye olabilecekse de sokakta onu sakınmaya calışırsınız yürürken. derken bir gün size der ki;
"devamlı elimi tutmana gerek yok. ben kendim de yürüyebilirim."
at basmış kurbağa gibi yapışır, havanı alırsın iki dakkada. sen olayı duygusal boyuttan değerlendirirken, o arkadaş yürüyebilme becerisi açısından pragmatik dalar olaya. 1-"haydaaaaaa" 2-"peki o zaman" gelir ardından erkeklik gururu gereği. sonra onun istediği gibi sokaklarda yanyana yürürsün. yani sevgilinin elini bırakırsın. sırf o istedi diye... fazla değil yaklaşık 2 gün 4 saat 6 dakika sonra, bir gün yine bir ses duyarsın. sağına soluna bakarsın. başkası sanarsın ama değildir. aynen o kişidir. kız arkadaşındır!
sana der ki;
"sen hep tek başına yürüyorsun. beni sakınmıyorsun, kollamıyorsun!" küsssssssss efekti verip, tripsel kindar yumurtavari hareketlerde bulunur. bu sefer at basmış kurbağa değil, sinirden atın bastığı kurbağanın babası olursun! elin ayağın titrer, naneli şeker yesen bile kan şekerin en fazla 14! şok! şok! şok!
geriye tek çare kalmıştır. mektuba şu satırlarla başlamak;
"sevgilim, sen bu satırları okurken, ben çok uzaklarda bıdı bıdı..."