23.30 seansından döndüm sizler için paylaşıyorum gözlemlerimi.
--az biraz spoiler olabilir--
giriş yapmakta biraz zorlanmışlar. bu yüzden en çok kitabın baş tarafını kesmişler. inanılmaz bayık bir giriş var. bir an korktum film böyle devam edecek diye. neyse ilk göz muhabbeti ile ısınıyor etraf. yine de robert langdon ortaya çıkana kadar film, ne yapacağını bilemez bir halde ilerliyor. sonra rayına giriyor ve güzelleşiyor.
filmdeki ters köşeler iyi hazırlanmış. kitabı okuyalı o kadar sene geçtiği için zaman zaman ben yanlış mı hatırlıyorum yoksa dedim. ilk filmde olduğu gibi arabalı sahneler var. bol bol ateşli bölümler var. hem silah ateşi hem yakan ateş anlamında. çok fazla ölüm görüyoruz. yani yanmalar falan bir şey değil de, nasıl öldüğünü görmememize rağmen ilk kardinalin cesedi feciydi. bir de papa'nın ölüsüne bakmak için indiklerinde, adli tıpdan zehirle ölmüş ceset mi bulmuşlar artık ne yaptılarsa fazla gerçekçi olmuştu.
film sonuçta, kitap gibi olmasını beklemek yanlış. mesela ben ceketini paraşüt gibi yapma sahnesini merak etmiştim ama hiç öyle bir şey yok. yine de kurgu açık vermeden bir bütün halinde. filmin iki noktasıyla oynamak isterdim, birincisi girişteki cern ortamı sahnesi çok uzun, kablolar, protonlar, borular falan orayı kısaltırdım, oradan artan zamanla da büyük final ters köşesini daha vurucu ve etkileyici, her şeyden önemlisi ani yapardım. çünkü langdon videoyu izlemeye başladı an anlaşılıyor olacaklar.
ilk gün gece yarısı seanslarına genelde hayranlar gelir o yüzden onların fikri önemlidir. genel kanı şu yöndeydi, kitabı hayli bir kenara itmişler, ama bir film olarak bakıldığında iyi iş çıkartmışlar. otoparkta yanındaki arkadaşına o gözlüklünün araba niye patladı ben orayı anlamadım diyen, arkadaşın bütün çabalarına rağmen kardinalleri öldüren elemanı, kimin tuttuğunu anlamak istemeyen delikanlıya da saygılar, en azından arkadaşlarını kırmamış o saatte gelmiş filme.
--az biraz dedin okudum pişman oldum diyorsan özür--