akıllara baudrillard ın simulasyon ve simulakrlar kitabını getiren çoğu insanın üstüne kafa yorduğu önerme. yabancılaşmanın bir üst türü olarak ele alınırsa daha ele avuca gelir sonuçlar elde edebiliriz gibi geliyor. yoksa insanlık olarak beyinlerimizin simulatifleştiği aşikar. tıpkı üstadın körfez savaşı aslında olmadı dediği gibi. modern ve kimilerine göre postmodern dönemde üretim ve iletişim ilişkilerindeki hengameden ötürü kişi olaylara yabancılışır gerçekliklere kurgu gözüyle bakar onun gözünde ha bir çiftleşen panda, ha bir katliam haberi aynıdır. kanaldan kanala akar bu bünye diziye verdiği tepkide aynıdır. vahşete verdiği tepkide. şaşırma süresi zamping hızıyla doğru orantılıdır. bunun içine meta,marka,pornografi,felsefi düşünüş fetişizmini de koyduğumuz takdirde tadından yenmez. gene başlangıca dönelim. eğer bu evrenin kendisi bi simülasyonsa ve bizde bir ihtimal pil veya her ne haltsak. varlığımızı ve yaratıcımızı sorgulayabilme hakkımız varsa. oturalım sorgulayalım. ama boş boş değil. değiştirerek,yıkarak,yakarak. bir anka kuşu gibi küllerimizden doğarak. bakalım bu sistemin sınırı ne kadarmış. error vermesi yakındır. *
şimdiye kadar bütün filozoflar evreni,düzeni,sistemi sorguladı aslolan halbuki onu değiştirmekti.*