cevabı açık ve net bir 'her koşulda hayır' olan sorudur. ama nedense laf atan kesim bunun yeterince farkında değildir. bazı caddeler, ** en iyi ihtimalle beş dakikada bir laf atılan yerlerdir. hele hava biraz kararmışsa vay halinize. laf atan kişi bunun da farkında olmaz. sanır ki bir tek kendi laf atıyor. halbuki en az yirmi kere laf yemişsinizdir bu gibi mesafeler arasında her yürüyüşte. söz konusu hanımefendinin zaten sinirleri tepesine çıkmıştır. o atılan laf ne olursa olsun, içinden geçen 'ulan keşke bir dövüş sporu bilseydim'den başkası değildir.
gelelim daha nezih yerlere. en azından belirli saatlerde rahatça yürüyebildiğiniz ve insanların sizi gözleriyle ve sözleriyle taciz etmediği yerler. karşıdan son derece yakışıklı, bakımlı, kültürlü görünen bir bey gelmektedir. laf attığı an, ister hoşluğunuza, ister alımlılığınıza, ister kıyafetinize iltifat etmiş olsun, laf atmak laf atmaktır ve bunu yaptığı an gözünüzde bütün karizması yerle bir olmuştur. hovarda, playboy, tam ifade etmek gerekirse * piçin tekidir artık. bunlar daha çok laf atmak yerine göz kırpma gibi işaret dillerini tercih ederler. bundan hoşlanabilecek az sayıdaki hatun kişiler olsa olsa ya hayatta erkek tavlamak dışında bir amaç edinememiş olanlar yada erkekleri mesleğinden ve parasından kendilerini ise görüntülerinden ibaret sayanlardır. bence bu laf atan kişilerin verdikleri tek mesaj ise düzgün görünmekle yada parayı bulup bakımlı olmakla adam olunmadığı, eşekliğin baki kaldığıdır.
