sergiye gittim. kokteyl var dediydiler lakin pet bardaklarda ikram edilen şarabı ve yahut votkayı içemedim. sergiye gittiğimde açılış kalabalığı tam olarak dağılmamış ve karikatüristlerin çoğu gelen yorumları, tebrikleri dinliyorlardı. kendi aralarında hayıflanıp ilgisizlikten dem vuruyorlardı. sessizce süzüldüğüm sergi salonunu gezmeye başladım. elimde de uludağ gazoz. bir yandan geziyor bir yandan da tespit yapmaya çalışıyordum. yanıma 60 yaşlarında bir amca gelip -söyle bakalım evladım burada ne anlatıyor- diye soruverdi. kendisi emekli felsefe öğretmenlerinden biriymiş. hem şaşırdım hem de samimiyetinden hoşlandım. belli ki fark edemediği ayrıntıları fark etmek istiyordu. ben de şahsi fikrimi kendisine sundum. -bu çocuk zeki deyip 80 yaşlarında ananemin köyünden olan birisini de eleştiri ekibimize kattı. (iki tespitle zeki olduğunu sanmak) çeşitli insanlardan oluşan bu grubun görünürde iki ortak özelliği vardı. birincisi yakalarında atatürk rozeti taşıyor olmaları bir diğeri ise karikatür sergisini gezmeleriydi. mütevazilikle karşıladığım iltifatların çoğunu cebimin bir kenarına attım. ilerde kendimi kötü hissettiğimde çıkartmak üzre...bu arada felsefe öğretmenimiz beni ahmet aykanat la tanıştırdı. (bkz: ahmet aykanat) da dünyaca ünlü karikatüristlerden birisidir. ayrıca kendisi felsefe öğretmenidir. bu arada en çok kendisinin karikatürlerini beğendiğimi de belirtmek isterim. çizimleri ni yorumlamak haddime değil ama kullandığı teknik, üslup, mizansen, düşünce hepsi bir bütün içinde güzeldi. 80 li, 60 lı 25 li gurubumuz etraftan ilgi çekince yaptığımız yorumları dinlemek için bir kaç kişi daha katıldı. hiç kimseyi tanımadığım bu sergi de bir sürü tanıdığım oluvermişti. sosyalleşmeye ara vermeye çalıştığım şu zamanda bilinmeyen bir güç tarafından sosyal olmaya itildiğimi düşündüm bir sıra. Ahmet aykanat ın yanı sıra karikatürleriyle katılan ırmak, bilgehan, ahmet esmer (eşekli fotoğrafların sahibi) ile de tanıştım. bizim küçük eleştiri grubumuz, ben söylüyorum onlar gülüyor eşliğinde ilerlerken yanımıza uzun boylu birisi geldi. tam da o nun karikatürü önünde olmamız bir tesadüf değildi. çünkü adam sanırım bizi takip etmiş, kendisinin karikatürüne geldiğimizde hemen açıklamasını yapmak için dibimizde bitivermişti. ama biz zaten o eser hakkında gerekli yorumu yaparak ilerlemeye devam etmek üzereydik. bu adam yaptığı açıklamalarla grubumuzu bayıltıp dağıtmaya kadar yeltendi. neyse ki kendisini bir bahaneyle atlatabilmiştim. sonuç olarak bu tür sergilerde açıklama istenmedikçe yapılmamalı diye zihnimin bir köşesine not ettim.
sergide ki eşek postunun üzerinde oturan yaşlı dede, park cezası yiyen eşek, evrim teorisiyle bağlantılı olan karikatür, poposunda ki sinekleri kuyruğuna bağlattırdığı sineklikle bertaraf etmeye çalışan eşek, kadın-erkek-eşek için wc tabelası ve anıran adamı dinlemeye giden sanatseverler ve yan taraflarında duran eşek, ve kafasının tepesinden de kulakları çıkmış adama bu görüntüsünü kamufle etmek üzere yaptırtılmış özel aynalı karikatürü favorilerim arasında gösterebilirim. grev yapıp tatile giden eşekler deki konu da güzeldi ayrıca, lakin semerleri bırakıyor olsalardı daha bir anlaşılır olabilirdi.
yine kısacası: boş boş oturup salak salak zaman geçirip hiç bir halta yaramıyorsunuz. azıcık gidin de bir kaç sergi gezin. farklı bir yorum getirin. zihninizde yeni yaratım süreçleri oluşturun. hadi bakayım göreyim sizi evlatlarım. anlayamadığınız karikatür olursa özelden mesaj atın hemen açıklayayım.