ilan-ı Aşk Ediyorum!
ilişkileri erkeklerin başlatması kural mıdır? Kadınlık onuruna yakışmaz mı aşkını dile dökmek? Saklamak mı lazımdı bilemiyorum? Bildiğim tek gerçek var, seni seviyorum!
ilan-ı Aşk Ediyorum!
Günlerdir içimde biriken cümlelerim var. Sana coşan yüreğimi dindirmek mümkün değil. Aşk denilen bu oyunu, emin ol herkesten fazla bilirim. Tüm hamlelerini ezberlemiş, her hareketin karşılığında ne geleceğini bilen bir kadın olarak söylüyorum, ben oynamıyorum! Bu sefer, en azından bir kere daha aşka güvenmek için, bütün kirliliğinden, şartlarından, düzeninden ve kurallarından sıyrılarak, oyuna katılmıyorum.
Bu yürek kaç sevda gördü bir bilsen? Kaç kez şahitlik etmiştir içinde sevgi olan yeminlere? Aşka olan inancımı kaç kere kırdılar, yine kalktım, yeniden denedim. Hiç bozmadım kalbimi, umutlarımı kirletmedim. Elimden geldiğince sakladım, korudum aşkı, hatta sen şifresini çözene kadar bir kasada kilitli duruyordu. Madem açtın artık kapıyı, görüldü yüzü içimdeki sevginin, o zaman dedim, sonuna kadar yaşayalım. Razı olacağım ne varsa bu ilişkide yaşanacak. Samuel Beckett'in sözleri geliyor aklıma: Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil, daha iyi yenil! En fazla bir daha kanar içim diyorum, ne olacak? Bir kere de sana kanmak istiyorum.
Bize böyle öğretilmedi aslında. Duygularını saklamak, içindekileri bastırmak, aşkını itiraf etmemek, naz yapmak doğru gibi gösterildi. Genel geçer kurallara bakarsak da öyle duruyor. Kimseden olmasa, kendi yaşamımdan yola çıkarak biliyorum ki, bir erkeğe bu kadar gönül açılmaz. Sonra çok acıtırlar canını, ne varsa içinde iyiye, sevgiye ve güzele ait olan, kirleterek parçalarlar. Bütün bu aşk yasasının kanunlarını değiştiren tek bir şey var: Sen!Sana güveniyorum, biliyorum ki bu söylenenler içinden bir canavar çıkartmayacak. Kalleşliği peşinde dolaştırmayacaksın, ilk fırsat bulduğunda hançer batırmayacaksın bu büyük sevgiye. En azından inancım ve umudum var. Bu da çok büyük bir zenginliktir, kalp yolunda birleşmek isteyen biri için.
Her ne yaşanacaksa elinde, kabul ediyorum. Fakirliği, ağlamayı, kahkahayı, acıyı ve tatlıyı, ne varsa paylaşalım diyorum. Üstelik laf olsun diye değil, hayatın tüm gerçeklerine rağmen söylüyorum. Beklentisiz sevmeyi denedim ama sensiz geçen geceleri bu yüreğe anlatamıyorum.
Bir masal düşlemiyorum. Biliyorum ki, kavgasız, gürültüsüz geçmiyor ömür. Elbette sinir edecektir birkaç hareketin beni, belki kırılacağız birbirimize, hep gülistanlık değil ya yaşam? Olacaklara rağmen, gideceğini bir gün bilerek, şu kısa hayatta sadece az zamana sığacak olsa da seninle geçirilecek bir süre istiyorum.
işin özü sevgilim, dolabın bir kısmını boşaltıyorum, salondaki koltuğun sevdiğin bir köşesini, kütüphanemden rafları, sana ait bir çalışma masasını, iç çamaşırı dolabından bir çekmeceyi, iki balkondan birini; yatağımın, ekmeğimin, aklımın ve ruhumun yarısını; kalbimin ise tamamını teklif ediyorum. Yani ilan-ı aşk ediyorum, şu uzun yaşam yolculuğunda bana tanıklık eder misin?